5 müteahhite 2019'da ödenen para 116 milyar
Lütfü Türkkan, Mecliste düzenlediği basın toplantısında,"2019 yılında otoyol-köprüler ve tüneller için 5 müteahhite ödediğimiz para 116 milyar lira. 117 milyarla 83 milyon kişiyi doyurmuşuz.116 milyarla o beş müteahhiti ancak doyurabilmişiz" dedi.
- | Son Güncelleme:
- | Patronlar TV
İYİ Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan, Mecliste düzenlediği basın toplantısında,"2019 yılında otoyol-köprüler ve tüneller için 5 müteahhite ödediğimiz para 116 milyar lira. 117 milyarla 83 milyon kişiyi doyurmuşuz.116 milyarla o beş müteahhiti ancak doyurabilmişiz" dedi.
"İthalat her geçen gün daha pahalı ve zorlaşıyor. İhracat ise daha karlı. Bu nedenle üretim her zamankinden daha önemli olacak" diyen Türkkan, "Maalesef dün gece ve bu sabah gelen iki acı haberle sarsıldık. Van'da keşif görevi yapan uçağın Artos Dağı'na düşmesi sonucu meydana gelen kazada ikisi pilot, beşi teknik personel yedi emniyet personelimiz şehit oldu. Diğer acı haber ise Siirt Pervari’den geldi. Terör örgütüne yönelik operasyonda çıkan çatışmada iki kahraman Özel Harekat polisimiz şehit düştü. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, kederli ailelerine ve Milletimize başsağlığı diliyorum. Yaralılarımıza acil şifa diliyorum. 21. Yüzyılın stratejik sektörleri arasında gösterilen gıda sektörü, 2050’de 10 milyara ulaşacak dünya nüfusunun beslenmesinde büyük bir sorumlulukla karşı karşıya" ifadelerini kullandı.
Türkkan, artan nüfusla giderek zorlaşan ithalat koşullarından dolayı Türkiye'nin belli oranlarda dışa bağımlı olduğu hububat, bakliyat ve yağlı tohumlarda üretimini artırmak zorunda olduğunu ifade ederek, "Koronavirüs süreci bunu daha da hızlandırdı. Bakliyat ürünlerine olan talep arttı. Evlerine kapanmak zorunda kalan tüketicilerin en çok tercih ettiği ürünlerin başında bakliyat, makarna, un var. Sağlanacak üretim artışı, bu ürünlerin dış ticaretinde de ülke lehine bir sonuç doğuracaktır" dedi.
116 MİLYARLA O BEŞ MÜTEAHHİTİ ANCAK DOYURABİLMİŞİZ
Türkkan, "İthalat her geçen gün daha pahalı ve zorlaşıyor. İhracat ise daha karlı. Bu nedenle üretim her zamankinden daha önemli olacak. Önemli çünkü; Türkiye'nin 2019 yılında toplam tarım ithalatı tam 117 milyar lira. 2019 yılında otoyol-köprüler ve tüneller için 5 müteahhite ödediğimiz para ise 116 milyar lira. 117 milyarla 83 milyon kişiyi doyurmuşuz. 116 milyarla o beş müteahhiti ancak doyurabilmişiz. Yani Türkiye tarımda ithalata bağlı olmadığı sürece, kendi öz kaynaklarıyla 5 kişiyi doyurmak zorunda kalmadan mega projeleri kendisi üretebilir" olduğunu söyledi.
Türkkan şunları kaydetti:
"İktidar, olmayan 2023 ya da 2071 planlarıyla Türkiye’yi oyalamayı artık bırakmalı. Mesela 2071 yılını dilinden düşürmeyen Ak Parti acaba 2071 yılında Türkiye’de iklim değişikliğinin meydana getireceği yıkım hakkında bir çalışma yaptı mı? Tabi ki hayır."
"Gelişmiş ülkeler iklim değişikliğine karşın büyük bir vizyon ortaya koyarken, ülkeyi yönetenlerin aklı fikri çevre felaketine yol açacak, bir ihanet ve rant projesi olan Kanal İstanbul gibi inşaat projelerinde. Bu gidişle Ak Parti torunlarımıza, o çok özendikleri Arap ülkeleri gibi çorak ve kurak bir Türkiye bırakacak. Buna dur demek zorundayız. Türkiye’de tarım, hem ekonomik hem de sosyal olarak önemli bir sektördür. Bununla beraber, üstü açık büyük bir fabrika olan tarım sektörü küresel iklim değişikliğine karşı büyük ölçüde savunmasız. Aynı zamanda iklim değişikliği tarımda çalışan 5 milyon insanımızı yani istihdamın %20’sini de tehdit etmektedir. Bu tehdit sadece kendilerini değil, çocuklarını, torunlarını yani geleceklerini de tehdit etmektedir."
Tehlike artık çok yakınımızda değil çünkü şu an o tehlike eşiğinin üzerinde duruyoruz. Ama bakıyoruz iklim değişikliği iktidarın umurunda değil. Sevdalısı oldukları Katar bile iklim değişikliğinin farkında ve kendileri ikinci bir vatan arayışındalar. Onlara ikinci vatan imkanı sunan iktidar birazda kendi vatanımızda Katarlıların değil bu ülkenin çocuklarının, torunlarının geleceğini düşünmek zorunda. İklim değişikliğine karşı önlem alın derken bakıyoruz AK Parti iktidarı geçtiğimiz 1 Temmuz günü komisyondan geçirdiği ‘Tarımsal Torba Yasa Teklifi’ ile Türk tarımını ve çiftçisini koyduğu tabuta son çiviyi de çaktı.
İYİ Parti olarak iklim değişikliğinin ve beraberinde yaşanacak olan su sorununun farkındayız. Bu bir parti meselesi değil bir memleket meselesidir. 80 milyon vatandaşımızla beraber ileride bu topraklarda doğacak milyonlarca çocuğumuzun, geleceğimizin meselesidir. Tarımsal üretim faaliyetlerinin iklim değişikliğinden önemli derecede etkilenmesi beklenmektedir. 2050 yılına yaklaşıldıkça hemen hemen bütün bölgelerde verim kayıpları artacaktır. 2030-2039 yılları arasında ortalama verim kayıpları %6-7 civarında iken 2040-2049 arasında olası verim kayıplarının ortalamasının %8-9 seviyesine ulaşacağı öngörülmektedir. Bütün bu gelişmelerin her türlü tarımsal faaliyet üzerinde olumsuz etki yaratması kaçınılmaz olacaktır."
Birçok üründe Katma Değer vergisi (KDV) indirimleri yapılıyor. Sulama sistemlerinde yüzde 8, malzeme ve ekipmanda yüzde 18 olan KDV’nin yüzde 1’e indirilmesi modern sulama sistemlerinin yaygınlaşmasına katkı sağlayacaktır. Türkiye için önümüzdeki 10 ve 20 senenin tarım politikaları belirlenirken, 2-3°C sıcaklık artışı ve bu artışın iklim üzerine yaratacağı etkiler varsayım senaryosu olarak ele alınmalı ve politika planları bu çerçevede yapılmalıdır. Bu konuda yapılan araştırmalar ve yayınlanan raporların ortak noktası çok açık: Eğer, yeterli önlemler alınmazsa 2050 yılına gelindiğinde düşen gıda üretimi, artan nüfusun ihtiyaçlarını karşılamayacak. Bu yüzden iktidarın görevi yakın zamanda Meclis’e getirecekleri tarımla ilgili torba konun üzerinden Türk tarımını ve çiftçisine öldürücü son vuruşu yapmak değildir. İktidarın görevi ülkenin yarınlarını kurtarmak için iklim değişikliğiyle ilgili acil mücadele planını hazırlamak ve uygulamaktır."
YORUMLAR
Yorum Yap