ABD’de kongreden ‘mali kriz’ uyarısı! Türkiye'yi de etkileyecek

ABD'de federal borçlar 21 trilyon dolar olan milli gelir rakamına ulaşırken, Kongre Bütçe Ofisi 2051'de boçların milli gelire oranının yüzde 202 seviyesine çıkacağı ve mali kriz riskinin artacağı uyarısında bulundu.

  • | Son Güncelleme:
  • | Patronlar TV

ABD'de borçluluk oranı hızla artarken Kongre'den “mali kriz riskinde artış” uyarısı geldi. Kongre Bütçe Ofisi'nin raporuna göre, federal borç miktarının 2021 sonunda milli gelirin yüzde 102'sine, 2051'de ise milli gelirin yüzde 202'sine ulaşması bekleniyor.

The New York Times'ın aktardığına göre, 2020'de milli gelirin yüzde 14,9'una ulaşarak 1945 yılı sonrasındaki en yüksek orana erişen federal bütçe açığının 2021'de yüzde 10,3'e gerilese de yüksek seviyelerde kalmaya devam etmesi bekleniyor.

‘BÜTÇE AÇIĞI KISA VADEDE AZALACAK, UZUN VADEDE ARTACAK’

Ofis, önümüzdeki yıllarda salgın sonrasında ekonomideki toparlanmaya paralel olarak bütçe açığının milli gelire oranında düşüş beklerken, 2025 sonrasında ise bütçe açığının tekrar yükselişe geçmesini ve 20 yıl boyunca yüksek seviyelerde seyretmesini bekliyor.

Bütçe açığının milli gelire oranının 2029'da yüzde 5,7'ye gerilemesi ancak 2051'de yüzde yüzde 13,3 olması bekleniyor.

#reklam#

Raporda, net faiz harcamalarının önümüzdeki 10 yılda görece düşük kalması ancak sonraki 20 yılda hızla artması beklenen raporda, 10 yıllık Hazine tahvillerinde reel faiz için yüzde 2,6 tahmini yer aldı. Bu oran, mevcut 0 civarındaki reel faize göre ciddi bir yükseliş anlamına geliyor.

ENFLASYON VE FAİZ ARTIŞI SORUNU BÜYÜTECEK

Uzun vadede faizlerin de artması ve yaşlanan nüfusun sağlık harcamalarının artmasıyla federal borç sorununun büyüyebileceğine dikkat çeken ofis, “Artan borç yükü, bir mali kriz riskini artırabilir ve enflasyondaki yükselişle beraber ABD dolarına güvenin azalması, kamu ve özel için finansman maliyetlerini artırabilir” dedi.

CBO, yüksek borç seviyelerinin borçlanma maliyetlerini artıracağı ve ekonomiyi yavaşlatacağı uyarılarında da bulundu.

Rapordaki hesaplamalarda, Senato'da onaylanmayı bekleyen 1,9 trilyon dolarlık yeni teşvik paketi ve yeni altyapı yatırım vaatleri dikkate alınmadı.

ENFLASYON VE FAİZDE YÜKSELİŞ KORKUSU

ABD başta olmak üzere gelişmiş ülkelerde enflasyonun düşüklüğü ve negatif reel faizle merkez bankalarının piyasayı fonlaması, hem özelde hem de kamuda borçların çevrilmesini kolaylaştırıyor. Ancak bir yandan çok gevşek para politikalarının bir aşamadan sonra enflasyonu yükselteceği ve bunun da faizleri artıracağı korkusu da artıyor. Böyle bir durumda tüm dünyada borçların çevrilmesi daha maliyetli hale gelecek.

‘HAVA SALDIRISI SİRENİ’ BENZETMESİ

#reklam#

Bir mali gözlem grubu olan ‘Sorumlu Federal Bütçe İçin Komite', geçen ay yayımladığı notta, federal borçlardaki artışa ilişkin “hava saldırısı sireni millerce uzaktan duyulabiliyor” demişti.

Grup, artan borçların, gelir eşitsizliği sorununun çözümünü ve ihtiyaç duyulan altyapı yatırımlarının yapılmasını zorlaştıracağı uyarısında bulunmuştu.

Peterson Vakfı da, federal borç üzerindeki net faizin önümüzdeki 30 yıl içinde toplam 61 trilyon dolar olacağını ve 2051 yılına kadar federal gelirlerin yüzde 47’sine yükseleceğini açıklamıştı.

TÜM DÜNYAYI ETKİLEYECEK

ABD başta olmak üzere gelişmiş ülkelerde enflasyonla birlikte faizlerin artması, gelişen ülkelere sermaye akımlarını yavaşlatabilir ve gelişen ülkelerde de borç çevrimini çok daha maliyetli hale getirebilir.

Nitekim, ABD Merkez Bankası’nın (Fed) 2013 sonrasında kademeli olarak para politikasında sıkılaşmaya gitmesi ve 2015 sonrasında gelen faiz artışları, Türkiye’nin 2018’de kur krizine girmesinde etkili olmuştu. Ekonomik yavaşlama ve sonrasında pandemiyle birlikte ABD’de faizler tekrar aşağı çekildi ancak uzun vadede enflasyon ve faizlerin artması, tüm dünya ekonomisi için önemli bir risk teşkil ediyor.

YORUMLAR

Bu habere henüz yorum yapılmamış.İlk yorum yapan sen ol...

Yorum Yap

Bu Alan Boş Bırakılamaz
Bu Alan Boş Bırakılamaz
Yorum Yapma Şartlarını Kabul Etmediniz