Dünya gazetesi yazarı Alaattin Aktaş, ekim ayı cari dengenin şimdiye kadarki en yüksek ikinci fazlayı verdiği sıralarda TL'nin dolar karşısındaki rekor değer kaybına dikkat çekti.

Aktaş, hükümetin uyguladığı ekonomik modelde kurdaki dalgalanmaların dış ticaret üzerindeki etkisinin beklendiği gibi olmayacağına işaret ederek "Kur arttı diye ne ihracat tırmanışa geçecek, ne ithalat dibe oturacak" dedi.

Aktaş, Ekim ayındaki gelen cari fazlanın yüksek turizm gelirlerinden kaynaklandığının altını çizdi.

Merkez Bankası'nın yükselen döviz kurlarına müdahale etmesini de değerlendiren Aktaş, "Zorlaya zorlaya bir takım icatlar yapıyor ama bunları bir türlü başka ülkelere kabul ettiremiyor, benimsetemiyoruz.

Geçtiğimiz yıllarda Türk tipi başkanlık sistemine geçtik. Hala dünyada bir tek bizde var. Benzerleri olsa da bizdeki tek.

Şimdi de Türk tipi ekonomik model uygulamaya başladık...

Faizi düşür, kur artsın; sonra kur artmasın diye üstelik sana ait olmayan, kasanda emaneten tuttuğun dövizi sat!

Bunu bir kere yaptık, iki kere yaptık; dövizi geriletemediğimiz gibi artışını da durduramadık. Dün bir kez daha denedik ve öyle görünüyor ki denemeye devam edeceğiz.

Peki hiç kimsenin aklına “Acaba izlediğimiz yöntem yanlış olabilir mi” sorusu gelmez mi? Görünüşe göre gelmiyor.

Aslında eminiz geliyordur da, bu soruyu soranlar düşüncelerini ya dile getiremiyor ya da kuşkularını ifade etseler bile bu dikkate alınmıyor.

Yoksa koskoca Türkiye’de bu uygulamanın yanlışlığını görebilecek siyasetçi ve bürokrat olmaz olur mu?

Bir Merkez Bankası düşünün ki bir eliyle ulusal paranın diğer paralara karşı olan değerini düşünüyor, diğer eliyle de ulusal paranın değerini artırmaya çalışıyor.

İşte bunun adı olsa olsa “Türk tipi ekonomik model” olur!" diye yazdı