Ankesör davalarının kaderini belirleyecek karar
Yargıtay'ın verdiği son kararla, ankesör soruşturmasının elde edilen delillerin, FETÖ üyeliği için kullanılabileceğine hükmetti.
- | Son Güncelleme:
- | Patronlar TV
FETÖ'nün mahrem yapılanmasını ortaya çıkarmak için ankesör soruşturması yürütülüyor.
Ankesör soruşturmasında özellikle Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki gizli FETÖ yapılanmasının ortaya çıkarıldığı ve soruşturmaların devam edeceği duyurulmuştu.
Yargıtay'ın verdiği son kararla, ankesör soruşturmasının elde edilen delillerin, FETÖ üyeliği için kullanılabileceğine hükmetti.
Erzincan 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen bir davada, astsubay olarak görev yapan sanığın, FETÖ mahrem imamlarıyla sabit hatlardan iletişim kurulduğunun tespit edildiği belirtildi. Görülen dava sonucunda sanık hakkında FETÖ üyeliğinden 6 yıl 10 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükmen tutukluluk halinin devamına karar verildi. Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi tarafından da istinaf talebinin reddine karar verilmesi üzerine dosyanın Yargıtay’a gönderildi.
YARGITAY’DAN KRİTİK KARAR: DELİL OLARAK KULLANILABİLİNİR
Dosyayı inceleyen Yargıtay 16. Ceza Dairesi, 6 Kasım 2019 tarihinde verdiği kararda sabit hatlardan yapılan aramaların FETÖ üyeliğine delil olarak kullanılabileceğini kaydetti. Bu kararla Yargıtay, sabit (büfe/ankesörlü) ve ardışık aramaların örgütün gizlilik ve deşifre olmamak kuralına uygun olarak örgütsel irtibatı sağlamak maksadıyla kullanılan askeri mahrem yapılanmasının irtibat kurma yöntemlerinden biri olduğuna hükmetti.
Yargıtay’ın bu kararı ankesör soruşturmalarında bir ilk oldu.
“KİŞİNİN ÖRGÜTLE BAĞLANTISINI GÖSTEREN HUKUKA UYGUN DELİL OLACAĞINDA KUŞKU YOKTUR”
Yargıtay 16. Ceza Dairesi verdiği kararda şu ifadeleri kullandı:
“…FETÖ/PDY terör örgütü mensuplarının ‘sohbet’ olarak adlandırdıkları örgütsel toplantılara devam etmek için kamuya açık market büfe vb. yerlerde kurulu bulunan ücret karşılığı kullanılan sabit hat veya ankesörlü hatları özel yöntemlerle kullandıklarının tespit edilmeleri üzerine, CMK 135/6 maddesi gereğince sabit hat ve ankesörlü hatlara yönelik iletişimin tespiti kararları alınarak uygulamaya konulması, bu cümleden olarak şüpheli kişilerin hatlarıyla kamuya açık, birbirinden bağımsız büfe, market vb. yerlerde kurulu bulunan sabit veya ankesörlü hatların HTS kayıtlarının incelenmesi, üçüncü kişilere ait verilerin ayıklanması ile yapılan analizler sonucunda şüphelilere ulaşılmasında hukuka aykırı yöntemlerin kullanıldığı ileri sürülemeyeceği gibi, ihlal edildiği iddia edilen hakka nazaran kamu güvenliğinin korunması ve suçla mücadele için sağlanan yaranın üstünlüğünden de kuşku duyulmaması gerekecektir.
Şüphelinin/sanığın askeri mahrem hizmetler yapılanmasında yer alıp sabit hat ve/veya ankesörlü telefonlar üzerinden hücresel haberleşme ağına dahil olup olmadıklarının belirlenmesi ile soruşturma ve yargılama aşamasında sanığın hukuki durumunun ve konumunun kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından; suçun ispatı açısından belirleyici nitelikte olması nedeniyle bu delilin elde edilişi, niteliği, kullanımı, hukukiliği konusunda yukarıda yapılan tüm açıklamalar ışığında, taraflar huzurunda tartışılması, savunma argümanlarının değerlendirilmesi gerekmektedir.
…bir asker şahsın; örgütün gizlilik ve deşifre olmamak kuralına riayetle, örgütün talimatı ile ve örgütsel irtibatı sağlamak maksadıyla kamuya açık ve birbirinden bağımsız market, büfe, kırtasiye, lokanta vb. gibi sair işletmelerde kurulu bulunan, ücret karşılığı kullanılan sabit hat veya ankesörlü hatlar ile mahrem imam tarafından arandığı, her türlü şüpheden uzak, kesin kanata ulaştıracak somut olgu ve teknik verilerle tespit edilmesi ve yargılama yapan mahkemenin de tam bir vicdani kanaate ulaşması halinde, kişinin örgütle bağlantısını gösteren hukuka uygun delil olacağında kuşku yoktur.”
CEZAYI ONADI
Yargıtay 16. Ceza Dairesi, söz konusu dosyada, sanık astsubay hakkında verilen mahkumiyet kararını, “yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimi sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı” gerekçesi ile hükmün onadı.
YORUMLAR
Yorum Yap