Antik Roma'dan Anadolu'ya tavukgöğsünün ilginç hikayesi
Her ne kadar Türk mutfağının eşsiz lezzeti olan bu tatlının bizlere ait olduğunu düşünsek de aslında pek öyle değil.
- | Son Güncelleme:
- | Patronlar TV
Tatlıda et mi olur? Bu sorunun yanıtını eski Roma’nın ünlü gurmesi Marcus Gavius Apicius yanıtlıyor. M.Ö 1. yüzyılda yaşadığı iddia edilen Romalı Apicicus’un kısaca De re Coquinaria, uzun olarak da De Opsoniis et Condimentis sive de re Culinaria Libri Decem adıyla bilinen yemek kitabında “Yeni kesilmiş bir tavuğun göğüs etleri didiklenir ve kaynamakta olan süte katılarak pişirilir.
Dünya'dan Gökhan Turhan'ın yazısına göre tokmakla dövülerek iyice ezilen tavukgöğsüne tat vermesi için bal, koyulaşması için de çekilmiş badem eklenir” olarak anlatıyor bu tatlıyı. Yani Türkçede tavukgöğsü olarak adlandırdığımız tatlının tarifi... Her ne kadar Türk mutfağının eşsiz lezzeti olan bu tatlının bizlere ait olduğunu düşünsek de aslında pek öyle değil.
2 bin yıllık öyküsünün başladığı yer Roma’nın ta kendisi. Anadolu’ya nasıl geldiğini aslında pek bilmiyoruz. İstanbul’da doğan ünlü Yunan şef Stelios Parliaros’un “Dünyanın Tatlıları” (Tou Kosmou Ta Glika) adlı kitabı da tavukgöğsü tatlısının İtalyan yarımadasında çıktığını ortaya koyuyor.
Rönesans’tan sonra yok oldu
Bir dönem Endülüs ve Kuzey Afrika sofralarına da giren tatlı, Abbasi Halifesi Me’mun’un oğluna vurgu yapılarak “Me’muniyye” adını aldı ve Anadolu’ya ilk kez geldi. Bir başka rivayet ise tatlının Haçlı Seferleri ile Ortadoğu’ya taşınması.
Rönenans dönemi İtalyan şeflerden Martino’nun 1465 tarihinde yazdığı “Libro de Arte Coquinaria” (Aşçılık Sanatı) adlı eserinde ise tavukgöğsüne benzer bir Katalan tatlısından da bahsediliyor: Blancmange. Beyaz Yemek adı da verilen o tarifteki tek fark, tavuk değil, horoz etinin kullanılması. Ancak Rönesans’ın sona erdiği dönemlerde yani 16’ncı yüzyıl sonrasında Avrupa’da blancmange yapımının da sona erdiği tarihi kaynaklarda görülüyor.
Fatih ile saray mutfağında
Gelelim Osmanlı mutfağındaki tavukgöğsü tatlısına. Burada da karşımıza ilk çıkan; tatlıya düşkünlüğüyle bilinen Fatih Sultan Mehmet. Topkapı’daki saray aşçılarının Sultan İkinci Mehmet’e tavuk etli muhallebi yaptıkları mutfak defterlerinde yer alıyor.
Kanuni Sultan Süleyman’ın çocukları Şehzade Bayezid ve Şehzade Cihangir’in sünnet düğünü kayıtlarında da tavukgöğsü tatlısının mönünde yer aldığı bir başka bilgi. 1835 yılında İstanbul’u ziyaret eden Yunanistan Kralı Otto’nun Alman Şekercibaşı Friedrich Unger, tavukgöğsü tatlısına da notlarında yer vermişti.
Tavukgöğsünün bir başka gelişmiş modeli de fazla yanmış olanı aslında.
Rivayetlere göre tavukgöğsünün biraz daha tatlılaştırılmış hali olan kazandibi de, yine bu dönemde tavukgöğsünün hafif yanmışını tercih eden müşterilere özel yapılmış.
Bugün ne Roma’da ne de Arap coğrafyasında blancmagne ve me’muniyye adlı tatlılardan pek iz kalmadı. Ancak Anadolu, bu ilginç tarifi sevdi, sahiplendi ve mutfağının değerli bir parçası haline getirdi…
YORUMLAR
Yorum Yap