Başkanlık sistemi sanayiyi de vurdu
Başkanlık sisteminin, ekonomik krizi yönetmedeki yetersizliklerine vurgu yapılan analizde, özellikle sanayinin son bir yılda yaşadığı kan kaybına dikkat çekildi.
- | Son Güncelleme:
- | Patronlar TV
TMMOB Makina Mühendisleri Odası (MMO), her ay iktisatçı-yazar Mustafa Sönmez’in katkısıyla hazırladığı sanayinin sorunları bülteninin 50’ncisini “Bir yılını dolduran Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde ekonomik kriz ve sanayi” konusuna ayırdı.
Başkanlık sisteminin, ekonomik krizi yönetmedeki yetersizliklerine vurgu yapılan analizde, özellikle sanayinin son bir yılda yaşadığı kan kaybına dikkat çekildi.
İnşaata girdi veren sektörler ile dayanıklı tüketim malları üreten sektörlerde sert üretim düşüşlerinin yaşandığı vurgulanırken bir yılda 230 bini bulan istihdam kaybına da dikkat çekildi.
MMO analizinde şu noktalara vurgu yapıldı:
“Birinci yılını dolduran Cumhurbaşkanlığı Sistemi, siyasette ve diplomaside olduğu kadar ekonomide de bir istikrar ortamı üretebilmiş değil. Ekonomide istikrarsızlık, giderek içine girilen kriz ortamı, bütün sektörleri olumsuz etkilemeye devam ediyor.”
“DIŞ KAYNAK GİRİŞİNDE SERT DÜŞÜŞLER GÖZLENDİ”
“İstikrarsızlıkla gelen erozyon, sanayi özelinde de yaşanıyor ve sanayi üretimi gerilediği noktalardan toparlanıp yeni bir büyüme patikasına oturamıyor. 24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimlerini izleyen temmuz ayından itibaren dış kaynak girişinde sert düşüşler gözlendi. İlk 4 aylar itibariyle, 2016’da 7 milyar doları bulan, 2017’de 12,5 milyar dolara, 2018’de 19,5 milyar dolara yaklaşan yabancı kaynak girişi, 2019’un ilk 4 ayında 2 milyar doların altında kaldı.
Girmeyen dış kaynak sonucu, içeride yaşanan güvensizliğin de etkisiyle ‘dolarlaşma’ hızlandı ve döviz fiyatları büyük artışlar gösterdi. Her döviz fiyatındaki artış, bunu dengelemeye dönük TL faizlerindeki artışlar, büyük ölçüde ithal girdiye dayanan ve öz kaynak yerine borç kullanan sanayide beklenmeyen maliyet artışlarına, devamında da sanayici fiyatlarında yüksek artışlara yol açtı. Yurt İçi Üretici Fiyatları ya da sanayici fiyatları hızla artınca, bu artış tüketici fiyatlarına da yansıdı ve tüketici enflasyonu yüzde 20 basamaklarına yerleşti.
Yükselen tüketici fiyatları, başta otomobil, beyaz eşya olmak üzere dayanıklı tüketim mallarının iç talebinde önemli gerilemelere neden oldu. İnşaat sektörüne girdi veren bu sektör, inşaattaki sert düşüş ve toparlanamamanın sonucu yüzde 22’ye yaklaşan önemli bir üretim düşüşü yaşıyor. Kağıt ve kağıt ürünü imalatında da yüzde 16’yı bulan düşüşü, iç satışlardaki ve ihracattaki gerilemenin etkisiyle otomotiv izliyor. Bu sektörde de üretim düşüşü Nisan ayında yüzde 13’ü geçiyor. Yine inşaat sektöründen kaynaklı olarak ana metal sanayii (demir-çelik) 2018 Nisan’ına göre yüzde 12 gerilemiş görünüyor.”
“GIDA SANAYİİNDE BİLE YÜZDE 5’E YAKIN ÜRETİM DÜŞÜŞÜ DİKKAT ÇEKTİ”
“Otomotivin yanında onu tamamlayan plastik, lastik sektörü de gerileme içinde. Dayanıklı mallarda elektrikli cihaz, beyaz eşya sektörleri bu gerilemeye eşlik ediyor. Kimyasal ürünlerde de yüzde 5 ile yüzde 12 arasında değişen küçülmeler var. Gıda sanayiinde bile yüzde 5’e yakın üretim düşüşü dikkat çekici.
Sanayi yatırımları gerilerken, iş bekleyen mühendisler dâhil birçok işsize, fabrikaların kapasite düşürmesi, kapanması gibi daralmalarla işini kaybedenler eklendi. 2018’in mart ayında 5 milyon 618 bin olan sanayi istihdamı 2019 Şubat ayında 5 milyon 388 bine kadar düştü. Bu, aradaki sürede 230 bin sanayi çalışanının işsiz kalması anlamına gelmektedir.
Önümüzdeki dönemde, dış sermaye girişini artırabilecek bir politika duruşu henüz görünmediği gibi, ABD ile S-400 silah tedariki konusunda süren sürtüşme ve ABD’nin yaptırım tehditleri, Türkiye ekonomisini, dolayısıyla sanayisini yeni sert rüzgarlara muhatap edebilecektir. Hem sırtındaki döviz borç yükü hem de genelde yüksek borçluluk profiliyle bu sert rüzgarlara çok da dayanıklı görünmeyen sanayinin yakın geleceği endişe ile izlemektedir.
YORUMLAR
Yorum Yap