Bülent Arınç: Dindarların gazabından korkmak lazım
Arınç, hayat pahalılığıyla ilgili değerlendirmelerde bulunurken "Bizim dindar insanlarımızın bile tamamen tersine döneceğini bir gün göreceksiniz. Çünkü onlar hamaset kokulu konuşmaların yanında, cebine giren paraya bakar, cebinden çıkan paraya bakar" dedi.
- | Son Güncelleme:
- | Patronlar TV
Bir dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı görevini üstlenen ve Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu (YİK) üyeliğinden 2020'nin kasım ayında istifa eden Bülent Arınç, hayat pahalılığıyla ilgili açıklamalarda bulundu.
TV5'te yayınlanan '4. Güç' programına bağlanan Arınç, gerçekçi bir siyasetçi olduğunu belirterek "Sıkıntının varlığını söylerim, buna tedbir alacak olanlar da işin başındakilerdir. Yöneticilerdir. Şunu Sayın Cumhurbaşkanımız ve yönetimde beraber oldukları çok iyi bilirler. Halkımızın en hassas olduğu konular kendi geçimiyle ilgili konulardır" dedi.
Son dönemde artan kira fiyatları ve ortaya çıkan yurt sorununa değinen Arınç, "Yani çocuğu üniversiteye gitmişse, zaten çok düşük ücretlerle oğlunu üniversitede okutmak isteyen, ona bir yurt bulmak ister, burs almak ister. Kredi bulmak ister. Bu konuda mutlaka tedbirlerin olması gerekir. Son yıllarda ben KYK yurtlarının olağanüstü güzellikte olduğunu biliyorum, kendi yaşadığımız dönemlere göre. Bunlar yetersizse tedbirleri alınabilir" ifadesini kullandı.
'Peynirin yanına yaklaşılmıyor, etin yanına yaklaşılmıyor'
Arınç, gıda fiyatlarında yaşanan artışa da değindiği konuşmasında şunları kaydetti:
"Çarşı pazardaki, enflasyondan kaynaklanan bence, pahalılıklar hepimizin gözleminde. Bizde genelde eşim yapar, yanımızdaki marketlerden güvendiğimiz yerlere gideriz. 5-6 aydır bana ısrarla şunu söylüyor; ‘Eskiden 60-70 TL’ye aldığımız filedeki şeyler, bugün 200 liranın üzerine çıkmış.’ Yani peynirin yanına yaklaşılmıyor, etin yanına yaklaşılmıyor. Bunun gibi zaruri ihtiyaç maddeleri diyebileceğimiz şeylerde zamlar var.
'Değer yargıları değişebilir'
Bunun sebepleri var mıdır? Belki makul sebepleri de vardır. Ama önemli olan enflasyonun düşürülmesidir, hayat pahalılığının giderilmesidir. Onu yapmak zorundadırlar. Bakın siyasetten kalan bir tecrübemi söyleyeyim. Bizim dindar insanlarımızın bile tamamen tersine döneceğini bir gün göreceksiniz. Çünkü onlar hamaset kokulu konuşmaların yanında, cebine giren paraya bakar, cebinden çıkan paraya bakar. Eğer onda bir eksilme görüyorsa din, iman, vatan, millet bunlar yine bir kenarda durur. Yine onlara saygısını eksik etmez. Ama değer yargıları değişebilir.
'Dedim ki; dindarların gazabından korkmak lazım'
Ben ilk defa Hacc’a gidiyordum, Allah kısmet etti 88 yılında. Bizim kafilemiz havalimanına geldi, dediler ki; vizeleri bir kısmı yetişmedi. Sizi bir ya da iki gün İstanbul’da misafir edeceğiz. Ben şahsen eşimle anlayışla karşıladım. Ama kafiledeki insanlar o kadar büyük tepki gösterdiler ki, ağızlarından o kadar galiz küfürler çıkmaya başladı ki. ‘Siz ne yapıyorsunuz?’ dedim. ‘Ben anlamam’ dediler, ‘Nasıl vizeler gelmedi’, ’Bizi mi kandırdılar?’ dediler. ‘Şöyle mi oldu, böyle mi oldu.’ Ondan sonra korktum, dedim ki; dindarların gazabından korkmak lazım. Yani işlerine gelmeyen bir şeyle karşılaştıklarında ne öyle aslandı ne kaplandı. Hiçbirini dinlemez bu insanlar.
'Şu anda içinde bulunduğumuz sıkıntılar, bizi 2002 şartlarından gittikçe uzaklaştırıyor'
Biz 2002’de iktidara geldiğimiz zaman Türkiye’de siyaset bu durumdaydı. Millet siyasetin dip yaptığını görüyor, siyasetçiden fellik fellik kaçıyordu. Öyle bir ortam bizim işimize yaradı. Aslan gibi bir ekip, yüzüne baktığınızda pırıl pırıl. Bu insanlara güvendi millet, yüzde 34.5’la 363 milletvekili verdi. 2002 bizim için bütün varlığımızı ortaya koyduğumuz ve milletin bizi kabullendiği bir dönemdir ki, 20 yıldır devam ediyoruz.
Şimdi 20 yıl sonra bunu tekrarlamak mümkün mü? Matematik olarak elbette mümkün. Ama şu anda içinde bulunduğumuz sıkıntılar, bizi 2002 şartlarından gittikçe uzaklaştırıyor. Bunu da görüyoruz."
YORUMLAR
Yorum Yap