Cem Yılmaz ve Arçelik bu kez başarısız oldu!

Kötü, karanlık bir çay ocağı görüntüsünde köşeye sıkışmış bir kahve makinesi ve yeni nesil bir ‘pavyonda’ bir mikserin görünmesi Arçelik markasına değer katmaz.

  • | Son Güncelleme:
  • | Patronlar TV

Editörden

Keyifli olduğu söylenebilir mi? Bizce pek değil. Biraz sıkıntılı geçen ilk film ve sonrasında çok basit bir ikinci kurgu. Tavsiye eder miyiz?..

Gizli reklam, sponsor ya da farklı isimlerle hemen her filmde yapılan uygulama Cem Yılmaz’ın Karakomik Film serisinin ilkinde de kullanılmış. Yılmaz son filmlerinde ya bir içecek markası, ya market ya da bisküvi firması aracılığıyla bizimle yakın temas kurdu. Filmlerin en can alıcı sahnelerinde bu sponsor markalar beynimizin bir köşesine kazındı.

Kısacası, Cem Yılmaz filmleri artık bir filmden çok bir pazarlama yapımı gibi izleyicinin hayatında belirleyici olmaya çalıştı. Son filmde Arçelik sponsor olmuş. Film, Arçelik’in pazarlaması ve reklamı tarafından ilk bakışta doğru bir tercih gibi görünebilir. Ancak gerek film, gerekse Arçelik açısından müşteri savunuculuğu (izleyiciler) noktasında aynı şeyi söylemek pek mümkün değil. Çünkü pazarlamada ‘müşteri bakış açısıyla bakmak’ diye bir kavram vardır.

Bu cümleyi önce Cem Yılmaz tarafı için açalım. Müşteri bakış açısıyla baktığınızda, ürününüz bir film de olsa müşterinin tarafını tutmanız gerekiyor. Oysa Cem Yılmaz artık film yaparken kendini müşteri yerine koymuyor. Önce kendi mutluluğunu, eğlencesini düşünüyor. Yani kendi kendine eğleniyor. Bu hem senaryoda hem de kastta açıkça görülüyor.

#reklam#

Oysa müşterinin hayatı boyunca bağlılığını kazanmak için önce müşteri memnuniyeti gelir. Cem Yılmaz, filmlerinde bu klasik pazarlama tezini doğrulayan, yani giderek azalan izleyici rakamları söz konusu. Filmin ilk haftası, üstelik hafta sonu ve tek bir salonda oynamasına rağmen salonun topu topu üçte birinin dolu olması bu tezi net bir biçimde doğruluyor.

Arçelik tarafından bakarsak… Gizli reklam da olsa, insanlar eğer ileteceğiniz önemli bir mesajınız olduğunu düşünürlerse filmde de olsalar gözlerini kulaklarını dört açarlar. Tıpkı geçmişte Roberto De Niro’nun filmi Stajyer’i seyreden herkesin sponsorları izleyip pozitif etkilenmesi gibi. Arçelik bu filmdeki sponsorluk, insanların anılarında yer etmek ya da önemli olmak bir tarafa bir mesaj bile vermiyor.

Kötü, karanlık bir çay ocağı görüntüsünde köşeye sıkışmış bir kahve makinesi ve yeni nesil bir ‘pavyonda’ bir mikserin görünmesi Arçelik markasına değer katmaz. Son kertede bize göre iki film de Arçelik algısını yönetememiş.

Para Dergisi

YORUMLAR

Bu habere henüz yorum yapılmamış.İlk yorum yapan sen ol...

Yorum Yap

Bu Alan Boş Bırakılamaz
Bu Alan Boş Bırakılamaz
Yorum Yapma Şartlarını Kabul Etmediniz