Cumhurbaşkanı Erdoğan açıkladı: Kovid 19'a karşı 100 Milyarlık 19 önlem paketi
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açılış konuşmasıyla Çankaya Köşkü'nde saat 14.20 başlayan toplantının sona erdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklama yapıyor
- | Son Güncelleme:
- | Patronlar TV
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yeni tip koronavirüse (Kovid-19) salgınına karşı 100 milyar TL'lik ekonomik tedbir paketini açıkladı. Erdoğan bazı sektörlerde SGK ve KDV ödemelerinin 6 ay ertelendiğini, nakit akışı bozulan firmaların kredi ödemelerinin 3 ay ötelendiğini ve en düşük emekli maaşının 1.500 TL'ye yükseltildiğini duyurdu.
'Toplamda 100 milyar liralık bir kaynak setini devreye alıyoruz'
Erdoğan, koronavirüs salgınının etkilerini azaltmak için toplamda 100 milyar liralık bir kaynak setini devreye soktuklarını belirterek, aldıkları tedbirleri şöyle açıkladı:
-Perakende, AVM, Demir-Çelik, Otomotiv, Lojistik-Ulaşım, Sinema-Tiyatro, Konaklama, Yiyecek-İçecek, Tekstil-Konfeksiyon ve Etkinlik-Organizayon sektörleri için Muhtasar ve KDV tevkifatı ile SGK primlerinin nisan, mayıs ve haziran ödemelerini 6’şar ay erteliyoruz.
-Konaklama vergisini kasım ayına kadar uygulamayacağız.
-Otel kiralamalarına ilişkin irtifak hakkı bedelleri ve hasılat payı ödemelerini nisan, mayıs ve haziran ayları için 6 ay süreyle erteledik.
-İç havayolu taşımacılığında 3 ay süreyle KDV oranını yüzde 18’den yüzde 1’e indiriyoruz.
-Kovid-19 salgınıyla ilgili tedbirlerden etkilendiği için nakit akışı bozulan firmaların bankalara olan kredi anapara ve faiz ödemelerini asgari 3 ay öteleyecek ve gerektiğinde bunlara ilave finansman desteği sağlayacağız.
-İhracattaki geçici yavaşlama sürecinde kapasite kullanım oranlarının korunması amacıyla ihracatçıya stok finansmanı desteği vereceğiz.
-Bu dönemde işlerinin olumsuz etkilendiğini beyan ederek talepte bulunan esnaf ve sanatkârların Halkbank’a olan kredi borçlarının, Nisan, Mayıs ve Haziran anapara ve faiz ödemelerini 3 ay süreyle ve faizsiz olarak erteleyeceğiz.
-Kredi Garanti Fonu limitini 25 milyar liradan 50 milyar liraya çıkartacak, kredilerde önceliği gelişmelerden olumsuz etkilendiği için likidite ihtiyacı oluşan ve teminat açığı bulunan firmalar ile KOBİ’lere vereceğiz.
-Vatandaşlarımız için uygun ve avantajlı şartlarda sosyal amaçlı kredi paketleri devreye alınmasını teşvik edeceğiz.
-500 bin liranın altındaki konutlarda kredilendirilebilir miktarını yüzde 80’den yüzde 90’a çıkartacak, asgari peşinatı yüzde 10’a düşüreceğiz.
-Virüsün yayılmasına karşı alınan tedbirlerin etkisiyle Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında temerrüde düşen firmaların kredi siciline “mücbir sebep” notu düşülmesini sağlayacağız.
-Stopaj gibi kaynağında yapılan kesintilerin ödemelerini içeren içeren muhtasar beyannamelerin sürelerini 3 ay erteliyoruz.
-Asgari ücret desteğini devam ettireceğiz.
-Mevzuatımızdaki esnek ve uzaktan çalışma modellerinin daha etkin hale getirilmesini temin edeceğiz.
-Kısa Çalışma Ödeneği'ni devreye alacak, bundan faydalanmak için gereken süreçleri kolaylaştırılacak ve hızlandırılacağız. Böylece faaliyetine ara veren işyerlerindeki işçilere geçici bir gelir desteği verirken, işverenlerin de maliyetini azaltmış olacağız.
-En düşük emekli maaşını 1.500 liraya yükseltiyoruz.
-Emeklilerin bayram ikramiyesini nisan ayı başında ödüyoruz. Yine emeklilerimizin maaş promosyon ödemelerinin de, şubelere gitmelerine gerek kalmaksızın, doğrudan hesaplarına yatırılmasını sağlıyoruz.
-Aile, Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanlığımızın belirlediği kriterlere göre ihtiyaç sahibi ailelere yapılacak nakdi yardımlar için ilave 2 milyar liralık bir kaynak ayırıyoruz.
-İstihdamdaki sürekliliği temin etmek amacıyla 2 aylık telafi çalışma süresini 4 aya çıkartıyoruz.
-Küresel tedarik zincirlerindeki aksama ihtimaline karşı hem üretimde, hem de perakende de belirlediğimiz önceliklere göre alternatif kanallar geliştireceğiz.
-Tek başına yaşayan 80 yaş üstü yaşlılarımız için, sosyal hizmet ve evde sağlık hizmetlerinden oluşan periyodik takip programını devreye alıyoruz.
Toplantıya, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan, İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Strateji ve Bütçe Başkanı Naci Ağbal, Cumhurbaşkanlığı İdari ve Mali İşler Başkanı Metin Kıratlı, Yatırım Ofisi Başkanı Burak Dağlıoğlu, MİT Başkanı Hakan Fidan, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, YÖK Başkanı Yekta Saraç, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Lütfi Elvan, AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, AK Parti genel başkan yardımcıları, AK Parti Grup Başkanı Naci Bostancı, AK Parti grup başkanvekilleri, Merkez Bankası Başkanı Murat Uysal, SPK Başkanı Ali Fuat Taşkesenlioğlu, Rekabet Kurumu Başkanı Birol Küle, Varlık Fonu Genel Müdürü Zafer Sönmez, THY Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı, Borsa İstanbul Başkanı Erişah Arıcan, kamu bankalarının genel müdürleri, kamu kurum ve kuruluşlarının yöneticileri, işveren, işçi, memur ve esnaf konfederasyonları ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikaları ve Sağlık Politikaları kurullarının üyeleri, Bilim Kurulu üyeleri, Sağlık Bakan Yardımcısı Emine Alp Meşe katıldı.
Sözlerinin başında salgınla ilgili olarak "İnsanlık tarihi boyunca her dönemde salgın hastalıklar ve tabii felaketler çok ciddi can kayıplarına yol açmıştır. Tarih kitaplarında, Avrupa nüfusunun üçte biri ile üçte ikisi arasında bir bölümünün ölümüyle sonuçlanan salgın hastalıklardan söz ediliyor" ifadesini kullanan Erdoğan, şöyle devam etti:
Aynı şekilde kendi tarihimizde de, İstanbul nüfusunun yarısına yakınının hayatını kaybettiği salgınlarla ilgili bilgilere rastlıyoruz. Dünyada ağır sonuçları olan salgınlar, aynı zamanda büyük siyasi, sosyal, ekonomik dönüşümlerin de tetikleyicisi olmuştur. Osmanlı'nın Avrupa’yı fethi ve Rönesans başta olmak üzere, insanlık tarihine damga vuran pek çok hadisede, bu sürecin izlerini görmek mümkündür.
Yakın zamanda da dünyamız, 2002 yılında SARS ve 2012 yılında MERS adı verilen salgın hastalıklarla mücadele etmişti. Ayrıca dünyamız, 2009 yılındaki domuz gribi, 2014’teki Ebola salgını, 2016’taki Zika virüsü gibi tehditlerle yüzleşmişti. Koruyucu sağlık ve tedavi hizmetleri ile ilaç sektöründe yaşanan gelişmeler, virüs salgınlarının eskisi kadar büyük can kayıplarına yol açmasının önüne geçmektedir. Nitekim, şu anda dünyada insan ölümlerine yol açan hastalıklar arasında, bu tür salgınların payı oldukça düşüktür. Ancak, önüne geçilmediği takdirde, salgın hastalıkların kitlesel ölümlere yol açma tehlikesi hala vardır. Bunun için de her türlü salgın hastalığa karşı hızlı ve etkin önlemler alınması gerekiyor.
Son aylarda hep birlikte şahit olduğumuz gelişmeleri bu perspektiften değerlendiriyoruz. Yaşadığımız sürecin insanlık üzerinde ne gibi sonuçlar ortaya çıkartacağını henüz bilemiyoruz. Sanayileşme, ardından gelen teknoloji ve bilgi devrimleri ile şekillenen bugünkü dünyanın nasıl bir geleceğe evrileceğini kestirmek zordur. Ancak, artık hiçbir şeyin eskisi gibi gitmeyeceği, gidemeyeceği de açıkça ortadadır. Küresel ekonomik, siyasi ve sosyal düzende köklü değişiklikler yaşanması muhtemel yeni bir döneme giriyoruz. Türkiye’nin, bu fotoğraf içinde avantajlı bir yerde durduğuna inanıyorum.
'Batı ülkeleri vatandaşını adeta sahipsiz bırakmıştır'
Erdoğan, sözlerinin devamında bazı Avrupa ülkelerini eleştirdi. "Son 17 yılda ülkemizin temel hizmet alanlarında ve altyapısında gerçekleştirdiğimiz büyük dönüşüm sayesinde, hamdolsun Türkiye, bu sürece olabilecek en hazırlıklı şekilde yakalanmıştır" diyen Erdoğan, devamında "Ülkemizin uyguladığı dengeli politikalar, bir yandan özel sektörün üretim gücünü desteklerken, diğer yandan eğitim, sağlık, sosyal güvenlik gibi alanlardaki hizmetlerin kamu garantisiyle kesintisiz sürmesini sağlamıştır. Batı ülkeleri ise yıllarca tüm temel kamu hizmetlerini, görünüşte özel sektöre terk ederek, ama aslında başından savarak, vatandaşını adeta sahipsiz bırakmıştır" ifadesini kullandı.
Erdoğan şunları kaydetti:
Daha düne kadar liberalizmin en hararetli savunucusu olan kimi Avrupa ülkeleri, bugün hastaneleri ve diğer kimi temel hizmet kurumlarını devletleştirmeye başladı. İnsan hakları savunuculuğunu kimseye bırakmayan kimi ülkelerin de, salgını kendi haline bırakarak, “ölen ölür, kalan sağlar ile devam ederiz” anlayışıyla hareket ettiğini görüyoruz.
Kriz derinleştikçe, bu tür tartışmalar da artacaktır. Yaşadığımız süreci, gerisindeki bu derin arka planı ve belirsiz geleceği göz önünde bulundurarak değerlendirmemiz gerekiyor. Bir yandan önümüzdeki sorunun çözümü için gayret edecek, diğer yandan da geleceğimizi en güçlü şekilde inşa etmenin mücadelesini vereceğiz.
Erdoğan, tedbir kararlarını açıklamadan önce bugün 20 bin öğretmenin atamasının yapıldığına dikkati çekti ve gelişmelere göre lise ve üniversitelere giriş sınavının ileri bir tarihe ertelemeyi gündemlerine alabileceklerini kaydetti.
'Adeta 'virüs ülkemize gelmekte niye geç kaldı?' diye dizlerini dövenler, yalan haberlerle milletimizin moralini bozmaya çalışanlar oldu'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu süreçte yaşanan bilgi kirliliğini de eleştirdi. "Elbette bu süreçte, adeta 'Virüs ülkemize gelmekte niye geç kaldı?' diye dizlerini dövenler, yalan haberlerle milletimizin moralini bozmaya, kaos çıkarmaya çalışanlar da çıktı" diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
Ama milletimizle birlikte, ülkemize yönelik her saldırıyı nasıl dirayet ve kararlılıkla göğüslemişsek, bu sıkıntıyı da aynı şekilde karşıladık. Ellerini ovuşturarak bu virüsün ülkemizi esir almasını bekleyen muhterislere aradıkları fırsatı vermedik, vermeyeceğiz. Hem güvenlik güçlerimiz, hem adalet teşkilatımız, hem de milletimiz bu tür provokasyonlara karşı teyakkuz halindedir. Hep söylediğimiz gibi Türkiye’nin en büyük gücü birliğidir, beraberliğidir, kardeşliğidir. Allah’ın yardımı ve milletimizin desteğiyle, bu sıkıntılı süreci de, bırakınız tökezlemeyi veya yıkılmayı, daha da güçlenerek atlatacağımıza tüm kalbimle inanıyorum.
'En çok hassasiyet göstermemiz gereken husus, bireysel temizliğimiz ve sosyal mesafemiz'
Alınan ve tavsiye edilen tedbirlerin tamamının toplum sağlığını koruma amaçlı olduğunu belirten Erdoğan, bu salgından korunmanın en iyi yolunun herkesin kendi kendine alacağı tedbirler olduğunu kaydetti.
"Hiç kimse, bencilliği veya özensizliği sebebiyle, tüm toplumun sağlığını tehlikeye atma hakkına sahip değildir. Toplumun tamamının sağlığı ve huzuru için bireyler olarak her birimizin fedakârlıkta bulunma sorumluluğu vardır" diyen Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
Dünyadaki diğer ülkeler gibi Türkiye’deki tedbirler de, salgın riski ortadan kalkana kadar geçici olarak uygulanacaktır. Açıklanan tedbirlere hep birlikte hassasiyetle riayet edersek, evde kalma süresini 3 haftayla sınırlı tutabiliriz. Bu süreçte en çok hassasiyet göstermemiz gereken husus, bireysel temizliğimize ve diğer insanlarla olan mesafemize dikkat etmektir. Bilim insanları, Kovid-19 virüsüne karşı en etkili tedbirin temizlik olduğu konusunda hemfikirdir. Hem inancımızda, hem kültürümüzde, kalp temizliği yanında vücut temizliği, hane temizliği, çevre temizliği de çok büyük önem taşır.
Temizliğin imandan geldiği öğüdüne uygun şekilde, günde 5 vakit elini, yüzünü, ağzını-burnunu, kollarını, başını, ayaklarını yıkayan kişi, İslami olarak da, tıbbi olarak da en ideal temizliği yapan kişidir. Kültürümüzde musafahalaşmak, sarılmak, küçüklerin yüzlerinden, büyüklerin ellerinden öpmek elbette önemli bir yer tutar. Zira sevgisini dokunarak göstermeyi seven bir milletiz. Ancak, yaşadığımız süreç, bir müddet buna ara vermemizi gerektiriyor.
İşlerine giden vatandaşlarımız, mesai bitimiyle birlikte hemen evlerine dönmeli, kapıdan girer girmez de, kimseyle temas etmeden ilk iş sabunla ellerini, yüzünü yıkamalıdır. İster kamu, ister özel olsun tüm iş yerlerinde de virüsün yayılma ihtimalini en aza indirecek tedbirlerin tamamı alınmalıdır. Çocuklarımızdan, dışarıya çıkmadan evde kitap okuyarak, derslerine çalışarak vakitlerini değerlendirmelerini istiyoruz.
'65 yaş üzerindeki tüm yaşlılarımıza koruyucu maske ve kolonya dağıtacağız'
En büyük risk grubunu oluşturan yaşlılarımızın, sadece evden çıkmamakla yetinmeyerek, bir süre, ailenin dışarıyla irtibatı olan diğer fertleriyle de mesafeli şekilde hayatlarını sürdürmeleri daha doğru olacaktır. Kimi Avrupa ülkelerinin, dezavantajlı grupları, özellikle de yaşlıları adeta gözden çıkartan anlayışlarına asla katılmıyoruz.
Tam tersine bizim kültürümüzde, yaşlılarımızı el üstünde tutmak, dünya ve ahiret saadetinin temel şartlarından biri olarak kabul edilir. Bunun için yaşlılarımızı koruyacak ve kollayacağız.
Bilim Kurulumuzun önerisiyle, önce İstanbul ve Ankara’da başlatılacak bir çalışmayla, 65 yaş üzerindeki tüm yaşlılarımıza koruyucu maske ve kolonya dağıtacağız.
Yalnız yaşayan 65 yaş üzeri vatandaşlarımızın ihtiyaçlarının karşılanmasında, devlet kadar, yakınlarına ve komşularına da görev düşüyor. Bu insanlarımıza hep birlikte yardımcı olarak, süreci suhuletle geçirmelerini temin etmeliyiz. Kamu bankalarımız 76 yaş üzeri emeklilerimizin maaş ödemelerini, isterlerse evlerinde yapacaklar.
Huzurevlerimizdeki doktor sayısını da artırarak, yaşlılarımızın sağlığını daha yakından takip edeceğiz. Bir diğer önemli konu, sağlık sistemimizi güçlü bir şekilde ayakta tutmaktır. Bunun için, sağlık kuruluşlarımızın üzerine binecek yükü hafifletmemiz gerekiyor. Vatandaşlarımızdan, hayati olmayan sağlık sorunlarına, mümkün olduğu kadar aile hekimleri vasıtasıyla çözüm aramalarını özellikle rica ediyorum.
Ülkemizin bayrak taşıyıcı kurumu olan Türk Hava Yolları, hem dünyanın çeşitli yerlerindeki vatandaşlarımızın ailelerine kavuşturulması, hem de kargo taşımacılığını kesintisiz sürdürerek temel ihtiyaçların karşılanması konusunda çok büyük gayret gösterdi. Krizden en çok etkilenen kuruluşların başında gelen Türk Hava Yollarımıza da gereken desteği vereceğiz.
'Merkez Bankamız, ihracatçımız için de çok önemli uygulamalar başlattı'
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) dün piyasalar için çok önemli bazı adımlar atarak likitide sıkıntısı yaşanmayacağının ortaya koyduğunu belirten Erdoğan, şu bilgileri verdi:
Bu kapsamda Merkez Bankamız, ihracatçımız için de çok önemli uygulamalar başlattı. Nisan, mayıs ve haziran ayı vadeli açık reeskont kredi anapara ve faiz ödemeleri ekim, kasım ve aralık aylarına ertelenerek, azami vade 1 yıl uzatıldı. Nisan, mayıs ve haziran aylarında vadesi dolan reeskont kredilerinin taahhüt kapama süresi de yine 1 yıl uzatıldı. Böylece, ihracatçımız bu süreçteki belirsizliği böylece rahat bir şekilde atlatabilecek. En büyük önceliğimiz üretim ve istihdamın sekteye uğramamasıdır. İnşallah bu süreçten, kamu-özel sektör dayanışması ile daha da güçlenerek çıkacağız.
Birazdan açıklayacağımız paketteki imkanlardan istifade edecek firmalar için ön şartımız, istihdam kaybına yol açmamalarıdır. Finansal kurum ve kuruluşlarda kredi limiti olan firmaların, likidite ve nakit ihtiyacına yönelik taleplerinin hızlıca karşılanması, ayrıca kredi limitlerinin kullandırılmasında kısıtlamaya gidilmemesi önemlidir.
Finans kuruluşlarından, bu ortamda istihdamın muhafazası ve ekonomik büyümenin sürdürülmesi için kredi şartlarının esnetilmesine yönelik adımlar bekliyoruz. Tüm finans kuruluşların; kredi geri çağırma, mevcut kredi limitini kullandırmama, fiyat artırma, teminat şartlarını zorlaştırma uygulamalarından özenle kaçınmasını istiyoruz.
Bunun yanında, kurumsal firmaların, KOBİ’lerin, bireysel kesimin, geçici iş ve ciro kaybı veya benzeri nedenlerle gelir kaybı yaşayanların, kredi borçlarıyla ilgili taksit, öteleme, yapılandırma, düzenleme taleplerine süratle ve olumlu cevap verilmelidir. Türkiye Bankalar Birliği'nin bu konuda aldığı tavsiye kararına, tüm finans kuruluşlarının uyacağına inanıyoruz.
YORUMLAR
Yorum Yap