Erdoğan: Katar Emiri'nin annesinin gayrimenkul almasında yasal bir mani mi var? George, Hans almaya kalksa kimsenin sesi çıkmaz
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Katar Emiri'nin annesinin Kanal İstanbul projesi alanında arsa aldığı iddiasına yönelik eleştirilere cevap verdi..
- | Son Güncelleme:
- | Patronlar TV
Malezya'da düzenlenen 2019 Kuala Lumpur Zirvesi kapsamında gazetecilere konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, gündeme ilişkin son dakika açıklamalarda bulundu. Erdoğan, Ziraat Bankası'nın Simit Sarayı'nı satın alması haberleri ve Katar Emiri'nin annesinin "Kanal İstanbul" projesi güzergahından arazi alması ile ilgili dikkat çeken ifadeler kullandı.
Erdoğan dha önce, Ziraat Bankası’nın, Simit Sarayı’nı almak için Rekabet Kurumu’na başvurması ve ile ilgili gelen soru üzerine satın almayı tasvip etmediğini söylemişti.
"BU OLAYDA GELEN TEPKİ DİYE BİR ŞEY DUYMADIM"
Erdoğan, “Simit Sarayı konusunda Cenevre’deki açıklamalarınızdan bu konuya en başından beri kapalı olduğunuz izlenimini aldım oysa, dünkü (önceki günkü) açıklamalarınız sanki gelen tepkiler üzerine vazgeçmişsiniz gibi yansıtılıyor” sorusuna şöyle yanıt verdi:
"Bu olayda gelen tepki diye bir şey ben duymadım. Böyle bir şey olduğunu bana arkadaşlarım iletti. Arkadaşlarım konuyu söyletince genel müdürü aradım. Genel müdür 'böyle kararımız yok' dedi, iş kapandı."
"KANAL İSTANBUL' PROJESİ GÜZERGAHINDAN ARAZİ ALAN KATAR EMİRİ'NİN ANNESİ
Erdoğan, Katar Emiri’nin annesi Şeyha Moza’nın, “Kanal İstanbul” projesi güzergahında 44 dönüm arazi satın alması üzerine, “Kanal İstanbul’la ilgili bir defa çok çirkin olan şey şu; Katar Emirinin annesinin gelip buradan yer alması vesaire... Bunu söyleyen insanlara sormak lazım; ‘Devletten hangi desteği alarak böyle bir yeri almış’ Bu dedikoduları duydum. Katar Emiri'nin annesinin ülkemizden gayrimenkul satın almasına mani yasal olarak herhangi bir şey söz konusu mu” ifadelerini kullandı.
Erdoğan'a sorulan sorular ve verdiği yanıtlardan öne çıkan kısımlar şöyle:
"OLMAYAN ŞEYİ AÇAMAZLAR"
Yakın zamanda Ermeni meselesi yine Türkiye’nin gündemine getirildi. Türkiye bu konuyu siyasetin alanından çıkarmak istiyor. ‘Biz arşivlerimizi açıyoruz’ dedi. Bu konu kapsamında Türkiye yeni bir hamle yapacak mı? Örneğin, uluslararası bir konferans ya da akademik bir çalışma veya bir çalıştay gibi daha akademik anlamda bir ürün ortaya koyacak mı?
-Bu konuda Başbakanlığım döneminde biz çok ciddi bir meydan okuma yaptık. Tabi karşı taraftan böyle ciddi, dişe dokunur bir cevap gelmedi. Bir müddet bu işler sürdü ve kimse de arşivini falan açamadı. Olmayan şeyi açamazlar. Bunların Harvard’da cüzi, sembolik arşivleri var, Fransa’da yine ufak bir arşivleri var. Ermenistan’ın kendisinde bile böyle ciddi bir arşiv söz konusu değil. Biliyorsunuz bizim şu anda Silahlı Kuvvetlerimizin 1 milyonu aşkın belgeye sahip arşivi var. “Buyurun gelin, inceleyin, çalışın.” Bütün akademisyenlere vesaire bunu defaatle söyledik. Ama onlar böyle bir meydan okumaya “Biz de gelelim, çalışalım, inceleyelim” diyemediler. Çünkü iş oraya kaldığı zaman bunun ne kadar kendi aleyhlerine olacağını da biliyorlar, görüyorlar.
Bundan sonraki süreçle ilgili biz şimdi bir ekip oluşturduk. Bununla ilgili bir çalışmayı inşallah arkadaşlarımız yapacaklar ve uluslararası camiadan da buna katılanlar olursa onları da bunun içine tabi dahil edebiliriz. Türk Tarih Kurumu’nu bu konuda çok daha faal, çok daha aktif hale getirerek çalışmalarımızı belgesellerle inşallah daha da güçlendireceğiz. Bununla ilgili yeniden bazı akademik çalışmaları teşvik etmek suretiyle işi çok daha güçlü bir hale getirelim istiyoruz.
“BİZİM DE KENDİ ALTERNATİF UYGULAMAYA KOYABİLECEĞİMİZ ÇÖZÜM YOLLARIMIZ VAR”
ABD’de senatonun iki kanadı da savunma bütçesini onayladı. Türkiye’yi ilgilendiren tarafları var. F35 programı ki Türkiye bu programın ortağı, F35 uçaklarının ABD tarafından satılmamasına yönelik. Keza Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne yönelik silah ambargosunun kaldırılması önerisi var. Türkiye Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada ‘Gerekli tedbirleri alırız’ ifadesini kullandı. Sizin yorumunuz ne olur? Tedbirler ne? Bir de Trump’ın azil süreci söz konusu. Bu durum iki ülke ilişkilerine nasıl yansır?
-Dışişleri Bakanlığımızın yapmış olduğu açıklama bizim açıklamamızdır. S400 olsun, F35’lerle ilgili adımlar olsun, bunlar bitmiş işler. Biz bu işi bitirmişiz. Bunu kaç kere söyledik. Şimdi bir de utanmadan sıkılmadan Türk Akım ile ilgili “buna yaptırım uygularız” diyorlar. Bu, tam manasıyla haklarımıza tecavüzdür. Bütün bunlara karşı tabi ki bizim de yaptırımlarımız olacaktır. Yani biz eli kolu bağlı duracak bir millet değiliz. Hep söylüyorum “biz kabile devleti değiliz.” Burası Türkiye… Tarihiyle her şeyiyle bizim bir farklılığımız var. Dolayısıyla da bu konu ile ilgili biz de kendi yaptırımlarımızı kesinlikle uygulamaya sokarız. Şu anda ABD Kongresi’nde azille ilgili konular olabilir. Bizim de kendimize has, iç siyasette, dış siyasette uğraştığımız birçok konularımız var. İşte Cenevre’den çıktık, 11,5 saat yolculukla Malezya’ya geldik. İşte durmuyoruz, biz de bir şeyler yapıyoruz. Yapmaya da devam edeceğiz. Bu dörtlü zirveye gelen liderler, bunlarla ilgili konuları da konuştular. Çünkü hepsinin bu noktalarda belli bir derdi var. Bizim de derdimiz var ama inşallah buna karşın bizim de kendi alternatif uygulamaya koyabileceğimiz çözüm yollarımız var.
ASGARİ ÜCRET KONUSUNDA: “JESTİMİZİ YAPARIZ DA…”
Asgari ücret konusunda hep hassas oldunuz. Şimdi hükümet-işçi- işveren kesimleri son tur görüşmelere başladı. Ama bu konuda genellikle hep sizden bir son jest beklenir. Asgari ücret konusunda müjdeniz olacak mı?
-İnşallah jestimizi yaparız da burada yapmayalım daha. Şu anda Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanımız yaptıkları çalışmaları döner dönmez bize bir getirsinler. Bakalım son geldikleri nokta nedir, onu da bir kendilerinden görelim. İnşallah, tarafları memnun edecek bir adımı atarız.
'YERLİ OTOMOBİLİ 27 ARALIK'TA TANITABİLİRİZ'
Kasım ayı konut satış rakamları açıklandı. Geçtiğimiz ayın Kasım ayına göre yüzde 54,4 artış gözlemledik. Az önce yatırımlara işaret ettiniz. Özellikle sanayi yatırımlarında hızlanma bekleniyor. Yeni destekler olacak mı? Bir de ek olarak Türkiye’nin Otomobili Projesinde ne durumdayız? Hem proje ile hem yatırımlarla ilgili değerlendirme alabilir miyiz?
-TOKİ ile 100 bin konutun adımını attık. E-devletten 128 bin, bankadan 150 bin bin civarında müracaat oldu. Bu rakamlar bu konuda halkımızın ne kadar yüksek bir beklentisi olduğunu, TOKİ’ye ne kadar güvendiğini gösteriyor. Şimdi bunu yaptığımızda ortaya bir şey çıkacak. Konut sektörü birçok sektörü hareketlendiriyor. En az 250 kalem. Burada bir hareketlenme meydana gelecek. Bunun yanında özel sektör noktasında inşallah müteahhit firmalarımızın da bir hareketliliği olmaya başlayacak. Yani bu bizim için önem arz ediyor ve her yıl asgari 100 bini planlıyoruz ama bu 100 binin üzerine de çıkabilir. Mesela şu anda Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız “Biz bunu 200 bine çıkaralım” dedi. “Önce 100 bini şöyle bir oturtalım, 100 bini süratle sahiplerine zamanında teslim edelim. Ondan sonraki süreci ayrıca değerlendirme durumuna geliriz” dedi. Türkiye’nin Otomobili sorusuna gelince, (ön gösterimi) 27 Aralık Cuma günü Gebze’de düşünüyoruz. Hayırlısı bakalım.
“GELEN TEPKİ DİYE BİR ŞEY YOK”
Cenevre’deki açıklamalarınızda Kanal İstanbul konusuna değişik açılardan yaklaştınız ama bir nokta eksik kalmıştı? O da şuydu. Kanal İstanbul’la ilgili genelde bir ranttan bahsediliyor. Sanki bu bir rant projesiymiş gibi takdim edenler var. Etrafı çevresi betona bulanacak, oradan bir rant elde edilecek. Hatta Katar Emirinin annesinin oradan bir arazi aldığı falan… Bu yönde bir tezvirat yapılıyor Kanal İstanbul’la ilgili. Bu konuda ne diyorsunuz? Bir de Simit Sarayı konusunda Cenevre’deki açıklamalarınızdan bu konuya en başından beri kapalı olduğunuz izlenimini aldım oysa, dünkü açıklamalarınız sanki gelen tepkiler üzerine vazgeçmişsiniz gibi yansıtılıyor….
-Simit Sarayı konusunda gelen tepki diye bir şey ben duymadım. Tam aksine böyle bir şeyin olduğunu bana arkadaşlarım iletince hemen Ziraat Bankası Genel Müdürü arkadaşımıza konuyu sordum. Onlar “Böyle bir durum söz konusu oldu ama bizim böyle bir kararımız yok” dedi ve bu konuda olumlu yaklaşmadığını da söyledi, iş kapandı. Kanal İstanbul’la ilgili bir defa çok çirkin olan şey şu; Katar Emirinin annesinin gelip buradan yer alması vesaire... Bunu söyleyen insanlara sormak lazım; “Devletten hangi desteği alarak böyle bir yeri almış?” Bu dedikoduları duydum. Katar Emirinin annesinin ülkemizden gayrimenkul satın almasına mani yasal olarak herhangi bir şey söz konusu mu? Yani bunu herhangi bir yerden George, Hans vesaire gelip almaya kalksa herhalde kimsenin sesi çıkmaz. Yani Katar Emirinin annesi böyle bir alım yaptığı zaman niye rahatsız oluyorlar? Kaldı ki aynı şekilde Katar Emirinin kendisinin zaten bizde aldığı yerler var. Yani biz bu kapılarımızı açmışız. Allah rahmet etsin Turgut (Özal) Bey döneminde o zamanki Suud Kralı, Sevda Tepesi’nde büyük bir yer almışlardı. Zamanın belediye başkanı orada “imar noktasında herhangi bir sıkıntı yok” demişti ve Turgut Bey de o beyana inanarak Suud Kralına bunu söylemişti. Tabi orada da imar noktasında sıkıntı olduğu için o iş yürümedi. Ve hala o yer onlara ait. Bunlar çok tuhaf şeyler. Yani ülkemiz için hakikaten şık değil. Bunlar ülkemizin özellikle bu tür tasarruflarını aleyhe çevirecek adımlar, lehte şeyler değil. Yani İspanya’da bugün bakıyorsunuz adamlar dünyanın değişik yerlerinden nice insanlara, iş adamlarına, devlet başkanlarına yerler satıyorlar. Aynı şekilde Amerika’sında Almanya’sında bütün bunlar var. Bizim uluslararası çapta attığımız bu tür adımlarda yasal düzenlemesi var, her şeyi var bunların. Beyler rahatsız oluyor.
YORUMLAR
Yorum Yap