İmamoğlu'ndan Erdoğan'a cevap
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 'temel atmama töreni' hakkındaki eleştirilere yanıt verdi.
- | Son Güncelleme:
- | Patronlar TV
Sıkı bir basın açıklaması yaptıklarını belirten İmamoğlu, "Cumhurbaşkanı, o basın açıklamamızı okuduğunda, bize çok teşekkür edecektir" ifadesini kullandı.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, meclis toplantısı öncesinde gazetecilere açıklamalarda bulundu ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ileri biyolojik arıtma tesisi için yapılan 'temel atmama töreniyle' ilgili eleştirine yanıt verdi.
“Sıkı bir basın açıklaması yaptık. Ben tahmin ediyorum Cumhurbaşkanı, o basın açıklamamızı okuduğunda, bize çok teşekkür edecektir" diyen İmamoğlu, devamında "Kaldı ki orada 70 bin metrekarenin üzerindeki arazide, 2 binin üzerinde ağacın içinde, belki de kendi eliyle diktiği 20-25 yıllık ağaçlar da vardır" ifadesini kullandı.
Erdoğan’a hitaben “Onların da kurtulduğuna mutlu olacaktır” diyen İmamoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
“Orada derin bir teknik açıklama var, İstanbul halkına. Neredeyse 1.6 katrilyonluk yanlış yatırımın önünü keserek, doğru noktalara, doğru yatırımı yapacak yönetim olma marifetiyle yolumuza devam ediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı da mutlu olacaktır bu tavrımızdan.”
Basın açıklamasında ne deniyordu?
Bu sabah saatlerinde İBB tarafından yayınlanan basın açıklamasında şu ifadeler yer alıyordu:
"İptal edilen projenin bulunduğu alanda, 15 yıldır hizmet veren bir terfi merkezi (pompa istasyonu) bulunmaktadır. Bu tesis, atık suları Yenikapı ve Baltalimanı arıtma tesislerine pompalamakta ve bu 2 tesiste arıtılan su Marmara Denizi ve Boğaz'a deşarj edilmektedir. Arıtılmış olsa dahi Haliç'e su verilemez. Bu yüzden Silahtarağa'da iptal edilen biyolojik arıtma tesisi projesi yapılmış olsa da Haliç'e su pompalaması söz konusu olmayacaktı. Tesis, dünyada örneği dahi olmayan, 435 bin metreküp hacminde membran tesis olarak planlanmıştır. Bu hacim bölgede sulanması gereken peyzaj alanlarının ihtiyaç duyduğu sudan 20 kat fazladır. Bu durumda, kalan 400 bin metreküpten fazla atık suyun Haliç'e deşarj edilmesi zorunlu hale gelecektir. Bu da ilerleyen dönemde Haliç'te yeniden koku ve kir problemine neden olacaktır.
Tesisin yapılmasına izin vermiş olunsaydı, bu çamur etrafa yayacağı koku ile yoğun nüfusun yaşadığı bölgede büyük bir rahatsızlık yaratacak, halkımızın yaşam konforunu önemli ölçüde düşürecekti. İTÜ'nün tesisle ilgili olumsuz rapor vermediği iddiası doğru değildir. İTÜ çevre mühendisliği bölümünden 1 profesör ve 2 doçentten oluşan bilim heyetinin hazırladığı raporda, tesise ihtiyaç olmadığı ve mevcut durumun sürmesi gerektiği net biçimde vurgulanmıştır. İddia edildiği gibi Yeni Havalimanı ve Esenler askeri rezerv alanında ilerleyen tarihlerde nüfus yoğunluğu oluşsa bile atık su arıtması Silahtarağa'da değil o bölgede yapılmak mecburiyetindedir. Yani Silahtarağa bölgesine nakil söz konusu değildir. İSKİ, adı geçen bölgede tesis planlamasını yapmaktadır. Şu an itibariyle Haliç ve çevresinde herhangi bir çevre – koku – kirlilik sorunu yoktur ve öngörülebilir bir gelecek için de böyle bir risk tespit edilmiş değildir. Buna rağmen ortaya atılan ve bizzat kendisi bir çevresel risk kaynağı olan 1,5 milyar liralık israf projesine sayın Bakan Yardımcısı'nın sıra dışı bir şekilde sahip çıkması dikkat çekmiştir. Acaba Sayın Birpınar'ın ilgisi sadece Silahtarağa projesine midir, yoksa kendisi, Türkiye'nin diğer bölgelerindeki atık su tesisleri ve imalat projeleri ile bu ölçüde yakından ilgilenmekte midir?
Hiçbir atık su master planında yer almayan, bilimsel raporların yersiz, gereksiz ve riskli bulduğu 1,5 milyar (1,5 katrilyon) liralık bu israf projesi aynı zamanda 75 bin metrekaresi yeşil alan olan çevrede, çoğu anıt ağaç niteliğindeki 2 bin ağacın kesilmesine de neden olacaktı. İBB ve İSKİ yönetimi bütün bunlara seyirci kalmamış ve bu bilim dışı, 'gayri iktisadi yatırıma' geçit vermemiştir. Bilimsel raporlar ve gerçekler ortada iken, Silahtarağa projesine yönelik ısrarın, eksik ya da çarpıtılmış bilgilerle yapılan kamuoyu yönlendirme faaliyetlerinin çevresel kaygılar dışında bir motivasyonu olup olmadığı konusunu milletimizin vicdanına havale ediyoruz."
YORUMLAR
Yorum Yap