Kahveci: Ekonomide eski dengeler yıkılıyor
Koronavirüs, ortaya çıktığı 2019 yılı sonundan bu yana hem can almaya hem de ülke ekonomilerini olumsuz etkilemeye devam ediyor.
- | Son Güncelleme:
- | Patronlar TV
2020 yılına dair iyimser ekonomik senaryoları da alt üst eden virüs, kapan sınırlar, azalan ticaret hacimleri, seyahatlerin ve turizmin azalması, havayollarının yolcu sayılarını büyük ölçüde düşürmesi nedeniyle ülke ekonomilerinin ve dünya ekonomik sisteminin korkulu rüyası haline gelmiş durumda.
Karar Gazetesi ekonomi yazarı İbrahim Kahveci de, "Virüs ekonomide eski dengeyi yıkıyor" başlıklı, 9 Mart tarihli yazısında, dünya ekonomisinin küreselleşme eşliğinde aşırı borçlanma ve gelir dağılımı bozukluğu içerisinde olduğunu belirtti.
"Aşırı borçlanmanın getirdiği finansallaşma ile beraber tüketimi karşılayacak gelir düzeyi ciddi kayıplar yaşamıştır" yorumunu yapan Kahveci, "Düşen ücret düzeyleri finansallaşma eşliğinde borçlanma ile telafi edilmeye çalışılmış ama sistem şiştikçe yeni sorunları da beraberinde getirmiştir" ifadelerini kullandı.
"2007 yılında başlayan ama 2008-09 küresel krizle açığa çıkan resesyon dalgası aslında sadece geçiştirilmiş ve balon tedbirler ile bugüne gelinmiştir" tespitinde bulunan Kahveci, koronavirüsün ise şişen balona yeniden bir toplu iğne değmesi anlamına geldiğine dikkat çekti.
"Balon tam patlar mı, patlamaz mı bilinmez ama sistemi ciddi şekilde zorlamaktadır" yorumunu yapan Kahveci, yazısını şu ifadelerle sürdürdü:
"Yıllardır değindiğim bir örnek üzerinden gideceğim: Karnını doyurmak için 1 kilo buğday talep eden Afrikalı ile yine buğday spekülasyonundan kâr elde etmek için 1 milyon ton buğday talep eden Londra spekülatörü aynı piyasada yer almaktadır. Aslında bu talep eşitsizliği gelir dağılımı bozukluğu ve açlığı aynı potaya getirmektedir.
İşte bu sisteme bugünlerde virüs değdi. Dengeler değişiyor ama henüz radikal bir değişim yaşanmıyor. Mesela 1997-98 yıllarında yüzde 6,5 olan ABD 10 yıllık tahvil faizi istikralı bir düşüş sürecinde son panik durumunu yaşıyor.
2008-09 küresel kriz öncesinde 2007 yılında yüzde 5,20 olan bu faiz ertesi yıl krizde yüzde 2,0’lere düşmüştü.
Ekim 2018’de ise yüzde 3,25 olan bu 10 yıllık faiz, geçen haftanın son işlem günü yüzde 0,66’ya kadar düşüş yaşadı. Kapanış ise 0,75 seviyesinde oldu. Almanya’nın 10 yıllık tahvil faizi ise -0,714 düzeyinde... Evet, eksi faiz var. Hani enflasyondan arındırılmış negatif faiz değil, bildiğiniz eksi faiz.
Para güvenli liman arıyor diyor uzmanlar. Güvenli liman arayan para finansal para oluyor tabii. Hatta bir başka bakış açısı ile diyelim: Finansal para o kadar fazla ki, gittiği yeri eksiye götürüyor.
Temel sorun ise yine borçlanma... Türkiye’de 2001 krizinde faizler gecelik bazda yüzde 3000-4000’lere çıkmıştı. Ama o tarihlerde bankaların kredi miktarının ekonomideki ağırlığı yüzde 10 seviyesindeydi.
Oysa bugün faizler yüzde 30’0’ların üzerine çıktığında ekonomide daha sert tepkiler geliyor. Çünkü artık ülkemizde de borçluluk ciddi bir sorun haline geldi. GSYH revizyonlarına rağmen artık kredi oranı yüzde 10 seviyelerinden yüzde 60 düzeyinin üzerine çıkmış durumdadır.
Yani ekonomimin kredi-faiz hassasiyeti artmıştır.
Bu ne anlama geliyor? Yani korona virüsü ile yaşanan süreçte neden dünya bu kadar etkileniyor ve sert tepki veriyor?
Türkiye dahil bir çok ülke küresel bağlarını şimdilerde ciddi şekilde asgariye indiriyor. Uluslararası dolaşım zayıfladığı gibi, ticarette de kesintiler yaşanıyor.
Mesela bu yıl turizm sektörünün çok büyük kan kaybedeceği nerede ise kesinleşti. Şubat ayında başlayan rezervasyon azalmasının mart ayında ne olduğunu henüz bilmiyoruz.
Ulaşım ve turizmin etkileri ile küresel borçluluk oranları iflas beklentilerini gündeme getiriyor. Küresel fırtınaya yüksek borçluluk üzerinden yakalanan bir ekonomik düzen var...
Küresel sistemin üretim merkezi olan Çin henüz kendine gelebilmiş değil. Mesela ülkemizden ithal edilen yıllık 2,5 milyar dolarlık mermer kanalı adeta durdu.
Küresel üretimin yarı ve tam mamul bir çok ürününe nerede ise ulaşılamaz olundu. Adeta birbirine bağlanmış olan üretim zinciri bir bakıma çok ciddi hasar almış durumda.
Henüz tam yansımadı ama küresel üretim zincirinde bağlılık düzeni artık bağımsızlık düzeni olarak değişmek durumunda."
Yazının devamı için tıklayın
YORUMLAR
Yorum Yap