Kahveci, AK Parti'nin iktidara geldiği dönem Türkiye’de sermaye piyasalarının düzelmesi için kendisine bir misyon edindiğini söyledi.

Türkiye’de sermaye piyasalarını Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) kontrol ettiğini belirten Kahveci, “Kumarda hep masa kazanır” sözüne atıfta bulunarak, “Baktım ki sistemde her zaman SPK kazanıyor. Sistemin başında, sorunun başında orası vardı” dedi.

Kahveci, bu konuyla ilgili çok ciddi mücadeleler verdiğini belirttikten sonra, susturulması için SPK tarafından suç duyurusunda bulunulup 3 yıl hapisle cezalandırıldığını şöyle anlattı:

'AK PARTİ’NİN SÖYLEMLERİNİN ARKASINDA DURMANIN KARŞILIĞI, 3 YIL HAPSİ YEDİM BEN'

 “Galiba susturulmam gerekti. 2006 yılının başıydı. Hakkımda suç duyurusunda bulundu SPK,  olmadık bir şeyle ilgili. Bu suç duyurusunun mahkemesi başladığı zaman, 3 ay 3 ay mahkeme oluyordu, zaman aşımına girme durumu vardı. Bir baktım ki galiba İstanbul Adliyesinde bir şeyler değişti filan, tak, hakim değişti. Haftada bir duruşmalara başladı. Avukat arkadaşım, o dönemde, ‘İbrahim Bey, sizin bu dava, normal dışı. Burada başka güçler var. Başka bir şeyler var.’ demişti. Ben de dedim ki, ‘Ben zaten biliyorum; benim susturulmam için SPK bu davayı açtı. Bu suç duyurusunda bulundu.

Hatta suç duyurusunu hazırlayan kişi, daha sonra gördüm, iddianamesinde şöyle söylüyor: ‘İbrahim Kahveci’de suç unsuru yoktur’. İddianamede yazıyor bu. Olayı anlamış yani; susturulmam için zorla yapılan bir şey… Ama olmadı. Hakim değişti, haftada bir duruşmam oldu. Ardından 3 yıl hapis cezası verdiler. Olmadık bir şey; 3 yıl hapis cezası filan verdiler. Yani, AK Parti’nin söylemlerinin arkasında durmanın karşılığı, 3 yıl hapsi yedim ben. Uzun yıllar da işsizlikle geçirdim o AK Parti dönemini.

'İKTİDAR NE SÖYLÜYORSA, SİZ TAM TERSİNİ ANLAYIN'

Bunu, şu açıdan söylüyorum: Bugün Türkiye’de siyaset, iktidar açısından söylüyorum, ‘batı’ diyorsa, anlayın ki doğu. Veya ‘doğu’ diyorsa, anlayın ki batı. ‘kuzey’ diyorsa, siz anlayın ki güney. Veya ‘güney’ diyorsa, anlayın ki kuzey. Söylemle eylem, tamamen zıtlaştı neredeyse. ‘Seçimden sonra sürprizimiz var’ dendiği zaman ne anladık? Seçimden sonra sürpriz, ne olur? (…) Söylemlerin arkasının ne kadar boş olduğunu izah etmeye çalışıyorum. Yani bir şey söylüyorlar, söylüyorlar da, arkasını yapıyorlar mı? (…) ‘Seçimden sonra sürprizimiz var’. Ne oluyor? Çaya zam, şekere zam, doğal gaza zam, her şeye zam… Sürpriz, böyle mi olur? Ama meğer öyleymiş. Ne diyorum? Bugün siyaset bir şey söylüyorsa, siz tam tersini düşünün. Bugün geldiğimiz nokta, bu şekilde.”