Koç ile Sabancı arasındaki inanılmaz rekabet nereden geliyor?
Türkiye'nin iki büyük ailesi Koç ile Sabancı arasındaki rekabet nasıl doğdu? Vehbi Koç, Sakıp Sabancı'ya neden mektup yazdı? Koç-Sabancı rekabetinde neler oldu?
- | Son Güncelleme:
- | Patronlar TV
Para Dergisi'nde Oğuz Demir, koç ile sabancı arasında yıllardır süren rekabeti kaleme aldı. İşte o yazı...
TemSA'nın anlamı…
KOÇ ile Sabancı’nın ilk önemli çekişmesi 1970’e doğru Sasa’nın kuruluşu sırasında ortaya çıktı. Vehbi Koç, Mehmet Mermerci ve Akın Ailesi’nin sentetik iplik fabrikası kurma girişimini, ustaca taktiklerle engelleyen Sabancı tarafı, Sasa’nın piyasadaki egemenliğini sağladı. Koç, KEK (Kimya Endüstri Kurumu) adını verdiği bu projeye önce Sabancı’yı ortak etmek istemiş, ancak ortaklık toplantısında masaya yumruğunu vuran Sabancı tarafı “Siz sonunda bir şey yapamayıp bu keki yer bitirir, rahat edersiniz” demişti. Vehbi Bey bahşiş verir, Sakıp Ağa teşekkür ederdi
Bu öykü, Türkiye ekonomisinin son 40 yılına damgasını vuran iki büyük holding arasındaki soğuk savaşın başlangıcı oldu. Vehbi Koç bu olayı hiç unutmadı. 12 yıl sonra Sabancı’ya 1983’te yazdığı bir notta, ezeli rakibine şöyle sitem ediyordu:
“Siz bütün beyanatlarınızda o gün ve o mevsim veya o sene ele aldığınız bir işi, kendi istikametinizde tahakkuk ettirmek için kamuoyu oluşturuyorsunuz. Sasa’yı kurarken yabancı sermayenin aleyhinde bulundunuz ve mütemadiyen bu yolda konuşmalar yaptınız. Bizi engellediniz. Son zamanlarda ise yabancı sermayenin lehinde konuşmalar yapmaktasınız. Herhalde bunun da altında bir sebep vardır.”
Sasa ile başlayıp sonra küllenen çekişme, Sabancı’nın Koç’un egemenliğindeki lastik alanına girmesi ile tekrar alevlenmişti. Geçici bir barış döneminden sonra 1980’lerde Garanti Bankası’ndaki ortaklık döneminde yeni bir mücadele başlamıştı. Koç'la Sabancı arasındaki fark
Aslında Vehbi Koç’un sezgisi ve tahmini doğruydu. Bir zamanlar adı neredeyse “milli” sanayiciye çıkan Sakıp Sabancı, 1980’ların ortalarından sonra büyük bir hızla dışa açıldı. İlk yabancı sermaye ortaklığını, 1948’de Amerikan devi General Electric ile kuran Vehbi Koç’a göre çok geride kalan Sabancı, bu açığını kısa sürede telafi etti. 1970’lerin sonuna doğru, Türk Philips ile Birleşik Alman İlaç Fabrikası’ndan hisse alarak dışa açılan Sabancı, böylece Philips, Bayer, Merck ve Schering gibi çok uluslu şirketlerle ortak oldu. Bir zamanlar Koç ve Sabancı’nın ortak olduğu banka hangisi?
1980’den sonra ise Shell, Amerikan Dupont de Nemours, Philip Morris, Hilton, Belçikalı Bekaert, Japon Bridgestone, Fransız Banque Nationale de Paris gibi uluslararası dev şirketlerle yeni ortaklıklar kurdu. Yani dünya ekonomisindeki küreselleşme eğilimlerine uyum gösterme konusunda da iki büyük holding rekabet içindeydi. Yabancı sermaye ortaklığında erken davranan Koç Holding, dış ülkelerdeki fabrika kurma alanında da ilk atağı yaptı. Hemen sonrasında Sabancı tarafı bu alanda da atağa geçti.
Dünya standartlarına yaklaştığı ilk fabrikası olan Kordsa, hızlıca yurtdışında tesisler kurdu. O denem Kordsa Genel Müdürü olan Güler Sabancı, bu konuda şu bilgiyi vermişti: “Üç fabrikadan oluşan Kordsa, Mısır ve Tayland’da ortak yatırımlara girdi. Mısır’daki toplam 12 milyon dolarlık yatırımın yüzde 40’ına, Tayland’daki toplam 50 milyon dolarlık yatırımın yüzde 25’ine ortak olacağız. Bu konudaki anlaşmalar imzalandı. Mısır’daki Nilkordsa 1993’te, Tayland’daki fabrika 1994’te üretime başlayacak. Halen olgunlaşma aşamasında olan bir proje hayata geçirildiğinde Sabancı’nın Avrupa’da da bir fabrikası olacak.”
O dönem Toyota’nın Türkiye yatırımları için büyük enerji sarf eden Özdemir Sabancı, yaptığımız mülakatta bize şunları söylemişti: “1999’a kadarki planlarımız belli. Bizim amacımız, sadece Türkiye’de değil, diğer ülkelerde de rekabet edebilecek tesisler kurmak. Koç ile Sabancı arasında ilk rekabet at ve geyik için
1980’lerin ortalarından itibaren dünyada süper güçler arasındaki çatışmalar bile yumuşarken, Koç ile Sabancı arasındaki ‘soğuk savaş’ devam ediyordu. İki grup arasındaki çekişme her cephede ve her alanda kendini gösteriyordu. O yıllarda Koç ile Oyak-Renault ikilisinin egemen olduğu otomobil piyasasına Sabancı Ailesi ağırlık koymak isin stratejik bir karar almıştı. İlk olarak Özdemir Sabancı’ya bağlı şirketlerden Temsa (o yıllara kadar çelik şirketi olarak faaliyeti vardı. 1984’te distribütörlük alıp otomotiv firması oldu.), Koç ve Çukurova gruplarının egemen olduğu minibüs, otobüs ve kamyonet pazarında kendi markası ile üretim başlatma kararı aldı. Yani rekabet başka bir kulvara sıçradı. Dönemin önde gelen markaları Magirus, Peugeot ve BMC’ye rakip olacak yeni minibüslerin üretim kararı alındı. Ve bu ürünlere yerli bir isim konulması planlandı. O günlerde Özdemir Sabancı yeni üretimleri ile ilgili şu bilgileri vermişti: “Temsa markalı minibüsler geliyor. Bu araçlar Mitsubishi motoru ile üretilecek. 14, 24 ve 32 kişilik olmak üzere üç değişik tipte satışa sunulacak minibüsler için şimdiye kadar 6 milyar liralık yatırım yaptık. Bu minibüsler ilk kez İzmir Fuarı’nda sergilenecek.”
Tüm bunları niye yazdık. O yıllarda Koç-Sabancı rekabetinin önemli bir ayağı olan Temsa uzun zamandır Sabancı Grubu’nda istenmeyen şirket muamelesi görüyordu. Çeşitli nedenlerle satışı hatta kapanması konuşuldu.
Peşinden kurucularını çok üzecek kararlar alındı. Önce İsviçreli sonra yerli fona satışlar açıklandı. Geçen hafta Sakıp ve Özdemir Beylerin (Türkiye sanayiinin kilometre taşları her iki iş insanımızı rahmetle anıyoruz) gözdesi sanayi devi Temsa yeniden yuvaya döndü.
İyi haftalar dileğiyle…
Para Dergisi
YORUMLAR
Yorum Yap