Muhsin Yazıcıoğlu: Bir saniyesine bile hakim olmadığınız bir dünya için; bu kadar fırıldak olmanın anlamı yoktur
Bugün Muhsin Yazıcıoğlu'nun 12. ölüm yıl dönümü. 55 yıllık dolu dolu bir ömür, 25 Mart 2009'da halen tam çözülemeyen bir helikopter kazasıyla sona erdi. İşte Muhsin Yazıcıoğlu'nun yaşamından kesitler.
- | Son Güncelleme:
- | Patronlar TV
Bugün Muhsin Yazıcıoğlu'nun 12. ölüm yıl dönümü. 55 yıllık dolu dolu bir ömür, 25 Mart 2009'da halen tam çözülemeyen bir helikopter kazasıyla sona erdi. İşte Muhsin Yazıcıoğlu'nun yaşamından kesitler.
Takvimler 1954'ün 31 Aralık'ını gösteriyordu...
Sivas'ın Şarkışla'ya bağlı Elmalı köyünde Yazıcıoğlu ailesinin üçüncü çocuğu dünyaya geldi.
"İyilik eden", "güzel işler yapan" biri olsun istediler. Adını "Muhsin" koydular...
O çocuk daha 20'li yaşlarında ülkücü hareketin liderleri arasına girecekti.
Muhsin Yazıcıoğlu, 1972'de üniversite için Ankara'ya geldi. Ülke de üniversiteler de hareketliydi.
1978'de önce Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı oldu. Ardından genel başkanlık koltuğuna oturdu. Aynı yıl Ülkücü Gençlik Derneği'ni kurdu. MHP'de de görev aldı. Genel Başkan Müşavirliği yaptı.
12 Eylül sonrası Mamak günleri
12 Eylül darbesi, onu da cezaevine koydu. 7,5 yıl Mamak Cezaevinde kaldı. Bunun tam 5,5 yılı hücrede geçti.
Ama davasına ara vermedi. 1987'de cezaevinden çıktı. Yoluna devam etti.
12 Eylül mağduru ülkücülere ve onların ailelerine yardım elini uzattı. Bu kapsamda Sosyal Güvenlik ve Eğitim Vakfı'nı kurdu.
Ülkü ocaklarının devamı olan Gençlik Kültür ve Sanat Ocaklarını da açtı.
Cezaevi sonrası yeniden siyaset
Aynı yıl siyasete de döndü. Milliyetçi Çalışma Partisi'nde Genel Sekreter Yardımcılığı yaptı.
1991'de Sivas'tan milletvekili seçildi. 1 yıl sonra Alparslan Türkeş ile yolları ayrıldı.
29 Ocak 1993'de Büyük Birlik Partisi'ni kurdu.
Vesayete karşı siyasetin yanında
Muhsin Yazıcıoğlu, hep vesayete karşı siyasetin yanındaydı. Bunu 28 Şubat sürecinde de gösterdi.
Refah-Yol hükümetinin yanında yer aldı. Muhsin Yazıcıoğlu, birçok kez ölümle burun buruna geldi.
Atlattığı bir trafik kazasından sonra söylediği şu sözler hafızalara kazındı:
“Bir saniyenize bile hakim değilsiniz. Bir saniyesine bile hakim olamadığınız, hükmedemediğiniz bir hayat için bir dünya için bu kadar fırıldak olmanın anlamı yoktur."
Henüz 55 yaşındaydı…
Ama o kara gün geldi çattı.
25 Mart 2009'da Yazıcıoğlu, seçim çalışmaları kapsamında Kahramanmaraş'tan helikopterle Yozgat'a gidiyordu.
Helikopter düştü. Enkaza ancak üç gün sonra "Kanlı Çukur" mevkiinde ulaşıldı. Helikopterdeki 5 kişinin yanı sıra Muhsin Yazıcıoğlu da hayatını kaybetmişti.
Henüz 55 yaşındaydı...
Muhsin Yazıcıoğlu'nun meşhur söylemleri!
Bir elinde Bilgisayar, Bir elinde KUR'AN olsun.
Güne gülümserken papatyalar, Dualar gibi yükselir ümitlerim..
Eski hatıralarımız yeni umutlarımız olmalıdır.
Bir saniyesine bile hakim olmadığınız bir dünya için;bu kadar fırıldak olmanın anlamı yoktur.
Bir kar tanesi olsam Mekke'ye düşmek isterdim.
Bizim milliyetçiliğimiz ayırıcı değil birleştirici, çatışmacı değil barıştırıcıdır.
Firavun'a karşı çıkmak yetmez, Musa'nın yanında olmak gerekir.
Benim adım Muhsin Yazıcıoğlu ! Bana baskı sökmez ! Bizim Allah'tan başka kimseden korkumuz yok.
Namlusunu millete çeviren tanka selam durmam.
Demokrasilerde, demokratik kurumlar tarafından tartışılmayan hiçbir karar, milli menfaatlere uygun değildir.
Türk gençliği Türk vatanının hem ziynetidir, hem de bekasının teminatıdır.
Biz, Kürt'üyle, Türkmen'iyle, doğulusuyla batılısıyla, Alevi'si Sünni'siyle biriz ve beraberiz. Ortak sorunlarımız var ve onları demokrasi içinde çözeriz.
Böldürtmeyeceğiz, soydurtmayacağız, Türkiyemize, Mirastarlarımıza her şeyiyle sahip çıkacağız. Var mısınız? Varız!
Zulüm Azrail olsa da hep Hakk'ı tutacağım. Mukaddes davalarda ölüm bile güzeldir.
Ben devlete millete kurşun sıkanlara değil , ben okumak istiyorum diyenlere af istiyorum !
Bir saniyesine bile hükmedemediğimiz bir dünya için; bu kadar fırıldak olmaya gerek yok!
Evet adım Muhsin Yazıcıoğlu, bende ve arkadaşlarımda döneklik olmaz. Biz inandığımızı yaptık. İnandığımızı yapmaya devam ediyoruz.
Nasıl ki, "halka rağmen halkçılık" fiyasko çıktıysa, milletin inançlarına ters düşecek milliyetçilik de fiyaskodur.
Çoğunluğun istediği her şeyi yaptığı, örttüğü, Meclis'i kendi hukuk dışı ve ahlak dışı davranışlarına alet ettiği rejimin adı demokrasi değildir.
Slogancı, kavgacı, ezberci zihniyetten geleceğimizi aydınlatacak Alperenler değil, çetelerin güdümüne girebilecek kuklalar çıkar.
Ben Avrupa Birliği kapısında zorlanan, aşağılanan Türkiye istemiyorum. Ben kendi medeniyetimle olurum. Ben yeniden Tük-İslam medeniyetinin inşaatını istiyorum.
Bizim milliyetçiliğimiz ete, kemiğe, kana veya ırka değil, kültüre dayanır.
Hayat böyledir dostum geçer beklemekle, ümitlerin bittiği yerde abdest al ve sabahı bekle.
Ben Türk'üm, Türk esir olmaz. Ben Türk'üm, Türk Devletsiz olmaz. Ben Türk'üm, Türk Bayraksız olmaz. Ben Türk'üm, Türk Ezansız olmaz. Ben Türk'üm, Türk Hürriyetsiz olmaz.
Bizim siyasi projelerimizin esasını, milli, manevi, insani ve demokratik değerler üzerinde yükselecek, her halükarda kudretli ve büyük bir Türkiye ideali oluşturmaktadır.
Eğer Anadolu'da rahat oturmak istiyorsak; o zaman Türkiye, Bosna'da olmak mecburiyetindedir, Kafkaslarda olmak, Ortadoğu'da olmak mecburiyetindedir.
Önümüzde iki seçenek var: Ya ibret almayanlar gibi tarihin tekerrürüne seyirci kalacağız ya da bu ezberi bozacağız. Biz, ikinci yolu seçiyoruz.
Ölüm inançsız insanlar için korkunç bir sondur ama inananlar için ne kadar zevkli bir başlangıçtır!
Bizim çocukları kitap okumak sıkar. O yüzden fikri tartışmalarda biraz zayıf kalırlar. Ama kavga var dersen, Ayrancı'dan Kızılay'a koşa koşa gelirler!
Er meydanı kancıklık kabul etmez!
Türkiye İran olmaz. Türkiye Cezayir olmayacak. Türkiye'nin Suriye olmasına da biz müsaade etmeyeceğiz.
Haksız bir dava uğruna sultanlık yapacağıma, gerekirse haklı davada tek başıma yürüyeceğimi söylüyorum.
Kim Allah'ın rızasına uygun hareket ediyorsa, o bizdendir. Kim Allah rızasından uzaksa bizim dışımızdadır.
Çerkez'iz, Laz'ız, Boşnak'ız, Azeri'yiz, Terekeme'yiz, Türkmen'iz, Kürt'üz, Alevi'yiz, Sünni'yiz; ama hepimiz hep beraber büyük Türk milletiyiz. Asla ve asla etnik köken değiliz.
Bizim çocukları kitap okumak sıkar. O yüzden fikri tartışmalarda biraz zayıf kalırlar. Ama kavga var dersen, Ayrancı'dan Kızılay'a koşa koşa gelirler!
Benim adım Muhsin Yazıcıoğlu! Bana baskı sökmez! Bizim Allah'tan başka kimseden korkumuz yok!
Biz, "alt kimlik-üst kimlik" gibi kavramları kabul etmiyoruz. Dinimizde bölücülüğe yer yoktur.
Gençliğim dedim, "Ver" dediler. İstikbalim dedim, "Yok" dediler. Kanım dedim, "Dök" dediler. Canım dedim, "Milletin" dediler. Sevdim dedim, "Suçtur" dediler. Ve çığlıkla yarıldı karanlık; sevgimi çarmıha gerdiler.
Biz, herkesin inandığını açıkça ifade edebileceği, ifade ettiğini serbestçe hiçbir baskıya uğramadan yaşayabileceği ve bütün mezheplerin, bütün inançların, bütün fikirlerin tartışılmaz bir şekilde yaşayabileceği bir Türkiye istiyoruz.
Bu adama haddi bildirilmelidir. Kedisini bile vermezmiş. Kürt, bizim kardeşimiz, soydaşımız, candaşımız. Kürdün kedisi de, keçisi de, kendisi de Türk milleti için değerlidir. Barzani'den bizim isteğimiz, kedi değildir, PKK elebaşlarıdır.
YORUMLAR
Yorum Yap