Reeskont kredisi darbesi: İhracatçının can suyu kesildi
Merkez Bankası’nın getirdiği yüzde 40 artı yüzde 30 ihracat gelirini bozma zorunluluğu ile bir ay döviz almama taahhüdü, reeskont kredilerinin bıçak gibi kesilmesine neden oldu.
- | Son Güncelleme:
- | Patronlar TV
Ağır koşullar yüzünden zaten bu kredileri kullanmakta zorlanan firmalar yurtdışından finansman sağlamaya çalışıyor ancak burada da kredi risk priminin 850’lere ulaşması nedeniyle yüksek faiz duvarına çarpıyor.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) son getirdiği düzenleme ile ihracatçının ucuz reeskont kredi kullanımını kısıtlayan ekonomi yönetimi, “Rekabetçi kur politikası uyguluyoruz, ihracatı uçuracağız” söyleminden iyice uzaklaştı.
Halktv'den Nuray Tarhan'ın haberine göre uygun maliyeti nedeniyle ihracatçıların sık sık başvurduğu ancak son aylarda erişmekte zorlandığı reeskont kredileri, TCMB'nin haziran ayında ihracatçı firmalara getirdiği, gelirlerinin yüzde 40’ını TCMB’ye, yüzde 30’unu bir bankaya satmayı ve satışın ardından 1 ay boyunca döviz almamayı taahhüt etme şartıyla birlikte büyük sekteye uğradı.
Bu ağır koşullar yüzünden zaten bu kredileri kullanmakta zorlanan firmalar, yurtdışından finansman sağlamaya çalışıyor ancak burada da Türkiye’nin kredi risk priminin 850’lere ulaşması nedeniyle yüksek faiz duvarına çarpıyor.
'Bankalar sendikasyonu zor denkleştiriyor'
Ekonomist Erol Taşdelen, bu kredilerin kaynağının genellikle yurtdışı kaynaklı sendikasyon kredileri olduğuna dikkat çekerek, “Son aylarda Türkiye’nin CDS puanının 800’leri aşması bu tür kredilerin maliyetini yükseltti; ana sorunlardan biri bu. Diğeri de Türkiye hâlâ gri listede ve bankalar sendikasyon kredilerine ulaşmakta zorlanıyor. Zira son yıllarda 200-300 milyon dolarlık bir sendikasyon kredisini bile 25-30 ülkenin 30-40 bankasından zor denkleştiriyorlar” dedi.
‘Kura müdahale edilerek ihracatçı cezalandırıldı’
TCMB kaynaklı kredilerde kısıtlı kaynakların yeni olmadığını da vurgulayan Taşdelen, şunları söyledi:
“Önce 12 ay vadeli kredilerde ‘2 kat ihracat’ koşulu koydular, sonra tepki gelince vade 6 aya düştü, 1/1 ihracat dendi. Yıllık bazda düşünüldüğünde aynı şey aslında. En son 1 yıl ödemesiz 36 ay vadeli döviz kredisi verebildiler, o kaynak da kısa sürede tükendi. Bu kur oynaklığında ihracatçı da döviz kredisine cesaret edemiyor aslında ama uzun vadeli TL kredi bulamadığı için mecburen kullanıyor.
TCMB’nin reeskont kredisi kullanan müşterilere “Gelen ihracat bedelinin yüzde 40’ını TCMB’ye, %30’unu da piyasada bulunan bankalara bozdurma koşulu’ zaten işi yokuşa sürmek ve kaynak azaldı demekti.
Bu da yetmedi, üzerine ‘Bozdurduğun ihracat bedeli ile 1 ay TL’de kalacak döviz alamayacaksınız’ dendi. Bu koşullarda kim kredi kullanır? Bu, açıkçası düğünlerde nazlananların ‘Oynamak istiyorum da yerim dar’ demesi gibi bir şey. En son gelire endeksi senet (GES) ile döviz müdahale edildi ve kurlar 1 TL düştü. 17.50’den maliyet hesaplayan ihracatçılar 16.30-16.50 TL’den dolar bozdurdu. Dolayısıyla kura müdahale edilerek ihracatçı cezalandırılmış oldu.”
‘İhracatçının önünü görmesi çok zor’
Ekonomi yönetiminin şu anda bulunduğu durumla “Rekabetçi kur politikası uyguluyoruz, ihracatı uçuracağız” söyleminden çok uzak olduğuna da dikkat çeken Taşdelen, “Resmi üretici enflasyonunun yüzde 138 seviyede olduğu bir noktada ihracatçının önünü görmesi çok zor. İhracatçı sattığı malı yerine koyamayacak maliyetler içinde kıvranıyor şu anda. Bu maliyetlerle ihracatta da rekabet edemez. Elektrik, doğalgaz, navlun gibi maliyetlerin oranı ana maliyet olan hammadde maliyetlerini aşmış durumda. 5-6 yıl önce hammadde dışında diğer maliyetler toplam maliyetler içinde yüzde 40’lardayken günümüzde toplam maliyetler içindeki payları sektöre göre yüzde 50-60 seviyesine çıkmış durumda” dedi.
'BDDK kararlarını bankalar bile anlayamıyor'
TCMB, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) gibi kurumların piyasanın görüşlerini almadan yaptığı düzenlemelerin firmaları temkinli olmaya ittiğini de belirten Taşdelen, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bunlar ileriye yönelik durgunluğu da körüklüyor. Örneğin, döviz çekleri ile iç ticaret niçin yasaklandı, anlayan yok. Zira bu çekler karşılığı yurtdışına gitmiyordu ki; firmadan firmaya, bankadan bankaya geçip iç piyasada dönen bir paraydı. Veya son BDDK düzenlemesinde ‘TL krediler ile döviz alınıyor’ diye düzenlemeye gidildi.
Döviz alımı mümkün olmayan ‘BDS, kredi kartı, mal alımına yönelik kredileri niçin yasakladınız?’ diye sordu piyasa. Daha bir hafta geçmeden bu tür krediler kapsam dışına alındı. Bu tip aceleye getirilen kararlar piyasanın moralini bozuyor. BDDK düzenlemelerini bankalar dahi anlayamıyor, anlayana kadar 3-4 gün kredi veremiyor. Firmalara, ‘Kredi alamazsan dövizini boz’ deniyor ama kaç firma likit? Firmaların kasası döviz dolu değil ki.”
YORUMLAR
Yorum Yap