Simge: Aldatmak, aldatılmak ölüm kadar doğal ve gerçek
Şarkıcı Simge Sağın, kadınları koruyan yasaların yeterli olmadığını belirterek "Bu ülkede kadınlar olarak Allah’a emanet yaşıyoruz. Elimize öfke, kızgınlık ve kırgınlıkla dolu bir top bıraktılar. Kahır dolu o top" dedi.
- | Son Güncelleme:
- | Patronlar TV
Şarkıcı Simge Sağın, kendisine dair merak edilenlere ilişkin olarak Posta gazetesinden Oya Çınar'ın sorularını yanıtladı.
Simge, yeni şarkısı ‘Sevmek Yüzünden’le yine iddialı bir çıkış yaptı. Müziğini de kendini de her seferinde daha yukarıya taşıyor. Konuşurken karşımda; ne istediğini bilen, hayatla bir sürü meselesini çözmüş, net bir kadın var. Gittikçe daha da güzelleşmesi de cabası. Diyor ki: Kendimi evli hayal edemiyorum ama evlensem de mutlaka ayrı evlerimiz olsun isterim. Yapabilen direkt yapsın. Zaten bunu genelde kadınlar tercih etmez. Ben isterim çünkü kendime çok güveniyorum.
Yeni şarkın ‘Sevmek Yüzünden’ Sezen Aksu imzalı... Nasıl çıktı ortaya?
‘Sevmek Yüzünden’ benim uzun zamandır kenarda beklettiğim özel bir şarkım... Sözleri Sezen Aksu’ya ait. Müziğinde ben, Genco Arı, Ersay Üner ve Ozan Bayraşa birlikte çalıştık. Son dönemdeki şarkıların hepsi birbirinin aynısı gibiydi. Ben 90’lar tadında bir şarkı yapmak istedim, sonuç tam istediğim gibi oldu.
Şarkının adından yola çıkarak, sen ‘sevmek yüzünden’ neler yaşadın?
Herkes ‘sevmek yüzünden’ hayatında en azından bir kere acı çekmiştir, zehirlenmiştir, bir durumlara girmiştir yani… (Gülüyor) Hepsini ben de yaşadım. Karşılıksız da sevdim... Sevmek, aşk çok acayip bir şey, bana her şeyi yaptırdı o duygu. Ben o kuyuya düştüm ama yine de bana bravo! Çünkü çıkmayı da başarabilmişim. O öyle bir kuyu ki çıkamayabilirsin de… Her türlü yutar insanı.
EN FAZLA İKİ YIL AŞIK KALABİLİYORUM
Şarkının sözlerinde “Kaç sene verirler kara sevdadan?” diyorsun. Sen onu en uzun ne kadar yaşadın?
Benim kara sevdam çok uzun sürmüyor; bugüne kadar en çok iki yıl sürdü. O da o sırada ayrı şehirlerde olduğumuz için... Duygularım mesafe sayesinde uzun süre o yükseklikte kaldı. Aşk var ama eni sonu yüzde yüz biten bir şey. Ama aşk bitti diye hop ilişkiyi de bitiremeyiz tabii çünkü onun da sonu gelmez bu sefer...
KENDİMİ EVLİ VE ÇOCUKLU HAYAL EDEMİYORUM
Bir süredir Aranjör Aytaç Özgümüş’le berabersiniz. Nasıl bir ilişkiniz var?
Aytaç beni ‘gerçek bir ilişki yaşanabilir’e inandırdı. Daha öncekiler için bunu söylediğime üzgünüm ama benimle birlikte olanların meğer hep başka bir nedeni varmış. Belki hayranlık, belki başka beklentiler ama şimdi Aytaç’la yaşadığımız şey tamamen aşk üzerine kurulu. Bir iş anlaşması değil. İlk defa bir ilişkide bu kadar kendi doğalımı yaşıyorum.
Kendini evli ve çocuklu hayal edebiliyor musun?
Hayır, bunu Aytaç da hayal edemiyor. Belki o yüzen iyi anlaşıyoruz. O da evlenmiş boşanmış, benzer şeyleri deneyimlemişiz. O yüzden evliliğe ikimiz de sıcak bakmıyoruz.
HER DAKİKA BİRLİKTE OLMAK ÖZELLİKLE BİZ SANATÇILAR İÇİN ÇOK ZOR
Fazıl Say ve Ece Dağıstan çifti, ortak evlerinin haricinde ayrı evlerinin de olduğunu ve ara sıra birbirlerine sırt çantası ile gidip geldiklerini söylemişlerdi ve üzerine bayağı tartışılmıştı…
Olur, çok güzel olur. Bence harika olur… Biz Aytaç’la evli olsak bile aynı sistemi devam ettiririz mutlaka. İki ayrı eve ‘Ok’ diyen insanla evlenirim, çok mantıklı.
Neden?
Evlilik güzel bir müessese ama sürekli, her dakika birlikte olmak özellikle biz sanatçılar için çok zor. Üreten insanın mutlaka özel alana ihtiyacı oluyor. Misal şimdi benim çocuğum olsa, ben konserden gelsem, çocuk ağlasa kıyamam yani…
Bu yüzden “Ayrı evim olması gerekebilir” diyorsun…
Kesinlikle öyle. Ben bunu yıllar önce de söylemiştim. Benim yıllar önce söylediğim şeyi Fazıl Say ve Ece Dağıstan hayata geçirmiş demek ki. Bayıldım şu an buna. Bence zaten bunu herkes ister. Belki maddi yetersizlikten istenmeyebilir ama yapabilen direkt yapsın yani. Zaten bunu tercih etmeyen taraf genelde kadınlar olur. Ama ben tercih ederim çünkü özgüvenim çok yüksek. Kendime de birlikte olduğum insana da çok güveniyorum.
MASKÜLEN BİR YANIM VAR BIRAKSANIZ ‘MAHMUT ABİ’YE BAĞLARIM
Eski bir röportajında “Ben babamın kızı değil, oğluydum” demişsin. Ne demek bu?
Genelde erkek çocukları babalarıyla maça gider, ona sevgililerini anlatır ama kız çocukları daha mesafelidir ya… Ben babamla maça giderdim. Bayağı erkek muhabbeti çevirirdik. Onunla her şeyimi paylaşırdım. Bir de benim kendimi koruma amaçlı geliştirdiğim maskülen bir yanım var, bıraksanız ‘Mahmut Abi’ye bağlarım yani. (Gülüyor)
BU ÜLKEDE KADINLAR OLARAK ALLAH’E EMANET YAŞIYORUZ
Hiç erkek şiddetine, tacize ya da mobbinge maruz kaldın mı?
Kalmadım ama bu dediğim gibi benim maskülen yanımla ilgili. Kendimi hep çok iyi korudum. Biri böyle bir şey denese herhalde patlatırdım bir tane suratına. Maalesef bizi koruyan yasalar yeterli değil, bu ülkede kadınlar olarak Allah’a emanet yaşıyoruz. Elimize öfke, kızgınlık ve kırgınlıkla dolu bir top bıraktılar. Kahır dolu o top. Şu an bu konuyu konuşurken bile sinirden ellerim terliyor.
ALDATMAK, ALDATILMAK ÖLÜM KADAR DOĞAL VE GERÇEK
Bir röportajında eski erkek arkadaşın ve en yakın arkadaşın tarafından aldatıldığını okudum. Bu deneyim sende nasıl izler bıraktı ve sana neler öğretti?
Doku kaybı diye bir şey dudun mu hiç Oya? Ya da belki duygu kaybı diyebiliriz. Benim de o dönem birlikte olduğum insan, o duygu kaybını yaşadı demek ki benimle ilgili ve o açığı benim en yakınımdaki insanla kapatmak istedi. O zaman için ağır bir travmaydı ama şu an o kadar aştım ki oraları…
Nasıl aştın?
Doğum kadar, ölüm kadar gerçek ve doğal geliyor bana bunlar... Ama yine ölüm kadar da acı. Bugün de başıma gelirse yine o travmayı yaşarım, oturur acımı çekerim ama “Aşk yolunda her şey mübah” der devam ederim. Herkesten her şeyi bekleyebileceğimizi öğrendim çünkü...
SEVGİLİMİN ÇAYINA ŞEKERİNİ ATAR, KARIŞTIRIR, ÖYLE KOYARIM ÖNÜNE
Bir önceki röportajımızda “Tam bir geyşayım, domestiğim, bayılırım yemekler yapmaya, hizmet etmeye” demiştin. Sevgiline karşı da öyle misin?
İkili ilişkide de aynen öyleyim, seviyorum hizmet etmeyi... Yemek yapayım, çayını koyayım önüne, şekerini atıp karıştırayım…
Yok artık, o kadar mı?
Bu benim Arnavut yanımdan geliyor sanırım. Şöyle bir anımız var Aytaç’la. Ben biliyorum onun çayı iki şekerli içtiğini, şekerini atıp karıştırıp, koydum önüne. Zaten orada patladık. (Gülüyor) Benim attığımı bilmeden o da atmış. “Bu çay çok tatlı olmuş ya” dedi. “Çünkü ben şeker attım sevgilim” dedim. Şoke oldu. “Nasıl yani ya? Sen benim çayımın şekerini mi attın?” dedi. “Neye inanamıyorsun ya?” dedim. “Böyle bir şeyi bana daha önce kimse yapmadı Simge” dedi.
Beni de çok şaşırttın şu an…
Valla ona da “Ee… Bizde böyle” dedim. Ben seviyorum böyle olmayı. Annemin babama davranış şeklini taklit ediyorum. O da babama böyle davranırdı.
HERKESTEN HER ŞEYİ BEKLEMELİSİN, İNSANLAR HER ŞEYİ YAPABİLİR
Bugüne kadar yaşadığın her şeye dönüp bakınca, öğrendiğin en önemli hayat bilgisi ne?
Hayatta ne gördüysem hep en yakınlarımdan gördüm. İnsanlar her şeyi yapabilir ve sen kabul etmekle yükümlüsün.
YORUMLAR
Yorum Yap