Tahıl Koridoru Anlaşması, Hububat Borsası’nı İstanbul'a getirebilir
İHBİR Başkanı Kazım Taycı; Rusya, Ukrayna ve Türkiye arasında imzalanan tarihi Tahıl Koridoru Anlaşması’nın Türkiye açısından çok önemli olduğunu belirterek, bu işin ilerde dünya Hububat Pazarı Borsası’nın İstanbul’da olmasına kadar gidebileceğini söyledi.
- | Son Güncelleme:
- | Patronlar TV
Taycı, "Eğer savaş uzun sürerse ve bu koordinasyonu İstanbul sağlayacaksa, dünya hububat rakamlarının belirleneceği yer İstanbul olabilir." dedi.
İstanbul Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İHBİR) Yönetim Kurulu Başkanı Kazım Taycı ve Yönetim Kurulu Üyeleri, tarım çıkarmasını Konya'dan başlattı. Bölgesel sektör ziyaretlerinde ilk olarak Konya Ereğli'de çeşitli temaslarda bulunan İHBİR Başkanı Taycı ve Yönetim Kurulu Üyeleri’ne Ereğli Belediye Başkanı Hüseyin Oprukçu ve sivil toplum örgütleri eşlik etti.
TAHIL KORİDORU ANLAŞMASI YENİ KAPILAR AÇACAK
Ereğli'deki temasları sırasında dünya gündeminin en önemli maddeleri arasında yer alan ve Rusya, Ukrayna ve Türkiye arasında imzalanan Tahıl Koridoru Anlaşması’nı değerlendiren Taycı, bu anlaşmanın Türkiye için çok stratejik bir adım olduğunu ve yeni kapılar açabileceğini söyledi.
Hububat koridorunun açılmasıyla Türkiye ve İstanbul'un hububat sektöründe çok önemli bir rol üstlendiğini vurgulayan Taycı, "Dünya buğday pazarına en büyük ihracat yapan iki ülke Rusya ve Ukrayna. Bölgenin hububatını tüm dünyaya açacak olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Bu iş bizim için çok stratejik ve ilerde dünya Hububat Pazarı Borsası’nın İstanbul’da olmasına kadar gidebilir. Biz, Hububat Borsası’nın İstanbul’da olması için elimizden gelen tüm mücadeleyi vereceğiz. İstanbul artık çok önemli bir pozisyona geldi. Eğer savaş uzun sürerse ve bu koordinasyonu İstanbul sağlayacaksa dünya hububat rakamlarının belirleneceği yer İstanbul olabilir." dedi.
ÇİFTÇİNİN İNSİYATİFİNE BIRAKMADAN PLANLAMA YAPILMALI
Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşın, Türk kamuoyuna ve siyasete tarımın ne kadar stratejik olduğunu bir kez daha gösterdiğini anlatan Taycı, şöyle devam etti:
"Bindiğimiz araçlardan, elbiseden vs. tasarruf edebiliriz ancak, tükettiğimiz gıdadan tasarruf edemeyiz, bunu herkes gördü. Bizim otoriteden şöyle bir talebimiz var; en azından 30–35 yıllık bir tarım politikası hazırlaması gerekiyor. Türkiye’nin topraklarını ve arazilerini ziraat mühendisleriyle inceleyerek, çiftçinin çok da insiyatifine bırakmadan planlamalar ve uygulamalarla takip etmesi lazım. Örneğin, buğdaydan bir sene iyi para kazanıldığında herkes buğday ekmeye başlıyor ve istikrar yok oluyor. Otoritenin planlı tarım konusunda çalışması, süreci takip etmesi ve yönetmesi gerekiyor. Verilen teşviklerin de aynı şekilde takip edilmesi gerekiyor. Bugün bu teşvikler yeterince takip edilmediğinden, suistimal eden çok fazla kişi var. Tarımda sağlıklı ve uzun vadeli politikamız ve planımız olmalı."
İHRACATTA HEDEF TUTACAK
2021’den 2022’ye geçerken hububat bakliyat sektörü olarak ihracatta yüzde 40’lık bir performans artışı gösterdiklerini kaydeden Taycı, ilk 6 aylık rakamlara bakıldığında da yüzde 31,5'lik artışla 5,44 milyar dolarlık ihracata ulaştıklarını belirtti. Taycı, 2022 için belirlenen 12,5 milyar dolarlık ihracat hedefine ulaşabileceklerini öngördüklerini ve Türkiye'nin toplam ihracatının yüzde 5'ini gerçekleştirmiş olacaklarını kaydetti.
PARİTEDEKİ DEĞİŞİMLE KORUMA KALKANI DÜŞTÜ
Euro/Dolar paritesindeki dolar lehine değişimin etkilerine de değinen Taycı, "Maliyetlerimizin nerdeyse tamamı Dolar iken, ihracatımızın yüzde 50’lik kısmını Euro bölgesine yapıyoruz. Paritedeki bu 13–15 puanlık makas bizim için çok ciddi bir koruma kalkanıydı. Şimdi, bu kalkan ortadan kalktı. Biz sektör olarak pazar çeşitliliği nedeniyle diğer sektörlere göre daha az etkilensek de Türkiye ekonomisi üzerinde ciddi bir etkisi var." diye konuştu.
Krizlerin hububat sektörünü üretim ve ihracat anlamında çok etkilemese de önlerindeki en önemli problemin finansa erişim olacağının altını çizen Taycı, şunları söyledi:
"Son 1,5-2 yıllık dönemde işletme sermayesi ihtiyacımız 2,5 kat, emtia fiyatları da döviz bazında iki kat arttı. Tedarik ve lojistikte yaşanan sıkıntıların yanında gemi ve konteynırlarda istasyon ve destinasyon süreçlerinin halen daha tam oturmaması bizim daha fazla stok tutmamıza neden oluyor. Enerji maliyetleri başta olmak üzere TL bazındaki artışlar döviz bazındaki artışların daha da üzerinde. Bankadaki limitlerimiz de erimiş vaziyette. Tarımın bize yaratacağı maliyetler her ne olursa olsun bir şekilde sübvanse edilmeli. Hububatta ve mümkünse de bakliyatta hiçbir şekilde dışarıya bağımlı olmamalıyız. Çiftçinin emeğinin karşılığını bir şekilde muhakkak vermemiz gerekiyor. Mağdur oldukları an zincir kopuyor. " dedi.
YORUMLAR
Yorum Yap