TFF Başkanı Nihat Özdemir’in “9 yıldır şikeyle karşılaşılmadı” sözleri sonrası Fenerbahçe’den ardı ardına sert açıklamalar yapılırken Aziz Yıldırım’ın konuşup konuşmayacağı merak konusu olmuştu.

Sözcü gazetesi yazarı Aytunç Erkin, 20 yıl Fenerbhaçe başkanlığı yapan ve FETÖ’nün şike kumpasıyla hapis yatan Aziz Yıldırım’ın, Nihat Özdemir’in açıklamalarına yanıt verdiğini yazdı.

İşte Aytunç Erkin’in bugün yayımlanan o yazısı:

“Geçen haftadan bu yana ‘futbolun asla futbol olmadığı' günleri bir kez daha yaşadık! Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı Nihat Özdemir'in ‘9 yıldır şikeyle karşılaşılmadı’ sözleri sonrası Fenerbahçe Başkanı Ali Koç canlı yayında sert ifadeler kullanmıştı. Özdemir açıklamalarının çarpıtıldığını savunurken, Koç'un ‘Nihat Özdemir'e soruyorum, 2010-11 sezonu şampiyonu kimdir?’ sorusuna yanıt gelmeyince sarı lacivertli kulüp resmi siteden bir açıklama daha yaptı…

Ancak… Konunun diğer bir boyutu da şu oldu: Fenerbahçe'yi 20 yıl yöneten ve 3 Temmuz sürecinde bedel ödemiş Aziz Yıldırım ve arkadaşları ne diyecek? Tartışma başladığı günden bu yana zaman zaman konuştuğum Yıldırım şu cümleleri kurdu: ‘3 Temmuz 2011 sürecinin şampiyonu belli. Federasyon da tescil etmiştir. 2010-2011 sezonunda alnımızın akıyla şampiyon olduk… Tartışma bile söz konusu olamaz. Nokta…’ Fenerbahçe Kulübü'nü 20 yıl yöneten Aziz Yıldırım'ı aradığımda kurduğu cümleler böyleydi! Bir tartışmanın içine girmek istemeyen Yıldırım son noktayı ‘2010-2011 sezonunda alnımızın akıyla şampiyon olduk…’ diye koydu!

Biraz geçmişe gidelim…

Çünkü… Hafıza ve arşiv önemli!

ERGENEKON KARARINA BAKIN

Yeniden görülen Ergenekon davasında sanıkların tümünün (235 kişi) örgüt üyeliğinden beraatine karar veren İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi 739 sayfalık gerekçesini Eylül 2019'da açıkladı. Gerekçeli kararda çarpıcı olan değerlendirmelerden birisi de Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım ile yöneticiler Şekip Mostroğlu, İlhan Ekşioğlu başta olmak üzere 3 Temmuz 2011 operasyonunda yer alan isimlerle ilgili olan bölümdü. Neden mi? Gerekçeli kararın 446'ncı sayfasında şu ifadeler yer aldı: ’Özellikle şike ve şike-kumpas dosyaları üzerinde durmanın sebebi, şike soruşturmasında yapılan teknik hukuk yanlışlarının Yüksek Mahkeme nezdinde tamirine çalışan yargı içinde bir örgütlenmenin olduğu gerçeğine ışık tutabilmektir.’

Yani…

Aziz Yıldırım'ın ‘Ne şikesi memleket elden gidiyor’ isyanı kabul edildi.

Bitmedi…

BU KARARI HERKES OKUMALI

İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararında özetle şu tespitler yapıldı:

– Aziz Yıldırım daha soruşturmanın en başında sonu belli olan bir yargılamaya hedef kılınmıştı.

– Yargılamayı yapan İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi'nin başkan ve üyeleri ile duruşma savcısı FETÖ sebebi ile meslekten men edildiler.

– Bu şekilde soruşturma ve kovuşturmada görev yapan kolluk ve yargı mensupları Selam-Tevhid, Tahşiye dosyalarında olduğu gibi kumpas kurdular.

– Örgütten ceza verilmesi mutlaka gerektiği için Yargıtay, örgütün hukuki unsurlarını bile evirdi. Örgütten ceza verilmese şike ve teşvikten ceza verilemezdi.

– Yargılanan sanıklar ‘Aziz Yıldırım'ı ver kurtul’ denilerek Yıldırım'dan kurtulmak ve kulübü ele geçirmeyi hedeflediler. Bitmedi…

3 Temmuz direnişinde SÖZCÜ de önemli rol oynadı…

Örneğin…

SARI-LACİVERT DUVAR VE SÖZCÜ

Uğur Dündar şöyle dedi: ‘Hedef Cumhuriyet'i, Fenerbahçe ile ele geçirmek ve rejimi değiştirmekti. Ama tıpkı 15 Temmuz'da olduğu gibi çok sert bir kayaya çarptı. Fenerbahçe yenilmeyecek, Cumhuriyet ilelebet payidar kalacaktır.’

Soner Yalçın şunları yazdı: ‘… Fenerbahçe Kulübü… Anadolu'ya/Mustafa Kemal'e silah gönderdiği için işgal kuvvetleri tarafından basılıp, kapısına kilit vurulup, başkanları Malta'ya sürülmesine rağmen yenilmedi; tıpkı 3 Temmuz'da olduğu gibi… Bu nedenle mazinde bir tarih yatar…’

Yılmaz Özdil açık tavır aldı: ‘Balyoz, Ergenekon gibi davaların hukuki değil, siyasi olduğunu düşünüyorsanız… Sahte delillere, sahte tanıklara dayandığını düşünüyorsanız… Şike davası da birebir böyle oldu. Hedef, Aziz Yıldırım'dı.’

SONUÇ: Bugün Fenerbahçe davası 83 milyonun davasıdır! Mesele takım tutmak değil, Cumhuriyet'i savunmaktır. Bu yüzden Balyozdan yatan Amiral Semih Çetin'in dediği gibi ‘sarı-lacivert duvar’ Türkiye'dir! Nokta…”