AYM'den önemli karar: Haberlere erişim engeli hak ihlali
Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, internet sitelerindeki haberlere verilen erişim engeli kararının “basın ve ifade özgürlüğünün” ihlali olduğuna oy birliğiyle karar verdi. Kararın gerekçesinde, erişim engellerinin son çare olarak kullanılması gerektiği ifade edildi.
- | Son Güncelleme:
- | Patronlar TV
Anayasa Mahkemesi (AYM), erişim engeli getirilen 9 farklı haber ve 129 URL ile ilgili “pilot karar” verdi.
Keskin Kalem Yayıncılık, And Gazetecilik, Birgün Yayıncılık, Yeni Gün Haber Ajansı, Gelenek Basım Yayım, Artı Medya ile gazeteciler Çiğdem Toker ve Şevket Uzun’un internet haber sitelerinde yayımlanan haberlerine erişim engeli kararı verilmesinin ifade ve basın özgürlüğünün ihlali olduğu yönündeki başvurusunu değerlendirdi.
AYM Genel Kurulu, basın ve ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine ve bunun pilot karar olarak uygulanmasına oy birliğiyle karar verirken, başvurulara farklı miktarlarda tazminat ödenmesine hükmetti.
Karar; erişim engeli getiren mahkemelere ihlalin ortadan kaldırılması için, TBMM’ye ise kararın gerekçesinde yer alan düzenlemelerin yapılması için gönderildi.
Kararın gerekçesinde, Anayasa’ya göre kamunun bilgi alma hakkının olduğuna, erişimin engellenmesi kararının haber ve fikir verme hakkına ve halkın haber alma ile fikir alma hakkına müdahale olduğu kaydedilerek, sulh ceza mahkemelerinin verdiği erişim engeli kararında dava açanların “şeref ve saygınlığı nasıl zedelediğine” ilişkin açıklama yapılmadığı belirtildi. Kararda mahkemelerin verdiği kararın “birer cümleden ibaret olduğu, bu kararlara yapılan itirazların da yine birer cümleden ibaret gerekçelerle geri çevrildiği” açıklandı.
"Orantısız engellemeye elverişli"
Kararın gerekçesinde, şunlar belirtildi:
“Basın, söz konusu kararların alınmasındaki sürece dahil edilmemiştir. Talepte bulunan kişilerce gösterilen kanıtlar ve sunulan görüşler hakkında bilgi sahibi olma ve bunlarla ilgili görüş bildirebilme imkanına sahip olamamıştır. Bireyin kişilik haklarının hızlı ve etkili şekilde korunması ihtiyacı nedeniyle öngörülmüş yolun birtakım usule ilişkin güvenceleri ilk anda sağlayamaması makul görünse bile karşı tarafın hakkına halel gelmemesi için söz konusu eksiklerin yargılama sürecinin sonraki aşamalarında mutlaka telafi edilmesi gerekir. Bunun için sıkı ve etkili bir denetim mekanizması şarttır.
Ancak itiraz mercilerinin kararlarından tüm tarafların dinlenerek, çatışan haklara yönelik dengeleme yapılarak uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verildiği değerlendirilmemiştir. Kanun, ilk derece mahkemelerine sağlanmayan usule ilişkin güvencelerin eksiklerini giderecek türden bir inceleme yapma görevi yüklememektedir. İkinci olarak sulh ceza hakimliklerinin bu yetkiyi nasıl kullanacakları tarif edilmemektedir. Erişimin engellenmesi, tek müdahale yolu olarak belirlenmiştir. Zorunlu olmadıkça erişimin engellenemeyeceği belirtilse de bu kural tek başına ifade özgürlüğüne yapılabilecek keyfi ve orantısız müdahaleleri önlemeye elverişli değildir.
"Süresiz engel oluşturuyor"
Düzenlemenin kısıtlı etkileri olduğu belirtilse de süresiz olarak engel oluşturduğundan ağır bir müdahale aracıdır ve internetteki zararlı içeriklerle diğer başka usullerle mücadele edilebildiği sürece başvurulmaması gereken bir yöntemdir. (İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun) Dolayısıyla kanunun söz konusu 9. Maddesi kamusal makamların takdir yetkisini daraltarak keyfi davranışların önüne geçebilmek için yargılama hukukunun usule ilişkin güvencelerinin yanında demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun ve orantılı karar verilmesini sağlayacak güvenceleri de içermemektedir. Halihazırda işleyen sistemin yeniden ele alınması ihtiyacı ortadadır. Parlamento yeni düzenlemeleri mevcut sistemin içinde kalarak da yapabilir. Bu takdirde düzenlemelerin anayasada tarif edilen demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olması ve ihlale yol açmaması gereklidir.
İnternetin sınırlandırılmasını düzenleyen kanunların olabildiğince dar bir uygulama alanına izin verecek şekilde tasarlanması ve kullanımının acil bir toplumsal ihtiyacın gereklerine özgülenmiş olması gerekmektedir.
Hangi davranış ve olgulara hangi hukuksal sonuçların bağlanacağının ve bu bağamda kamusal makamlar için nasıl bir müdahale yetkisi doğacağının belirli bir kesinlik ölçüsü içerisinde ortaya konulması gereklidir. Erişimin engellenmesi gibi durumlara ilişkin haksız fiilin ağırlığının boyutuna ilişkin bir ölçüt/eşik değer belirlenmesi gibi kriterler oluşturulmalıdır.
İfade özgürlüğünü kısıtlayan bir yolun keyfi uygulamalara yol açmaması ve özgürlüğün kullanımını ölçüsüz biçimde ortadan kaldıracak düzeyde olmaması için gerekli güvenceleri barındırması elzemdir.
Kararlara itiraz edildiğinde delil sunmak da dahil savunmaları ortaya koyma imkanı bulabilecekleri bir yol kurulması yükümlülüktür.
"İstinaf ve temyiz mercilerine açılmalı"
İtiraz merci tarafından verilen kararların istinaf veya temyiz mercii denetimine açılmasının demokratik düzen için vazgeçilmez olan ifade ve basın özgürlüklerine yönelik halihazırda ortaya çıkan ihlallerin önlenmesi açısından yaşamsal önemde olduğu unutulmamalıdır.
"Son çare olmalı"
Sulh ceza mahkemelerine kılavuzluk edecek hükümler getirilmelidir. Orantısız ve keyfi uygulamalara yol açmamak için erişimin engellenmesinin zorunlu ve istisnai bir tedbir olduğu, en son başvurulabilecek çare ve son önlem olduğu belirtilmelidir.
Düzenlemede erişimin engellenmesi tedbirine başvurmadan önce etki değerlendirmesi yapılması, gecikmeksizin erişimin engellenmesinin haklı çıkarılması, kullanılan araç ile ulaşılmak istenen meşru amaç arasında makul bir dengenin sağlanması yükümlülüğü getirilmeli, erişimin engellenmesi dışında alternatif araçlara yer verilmelidir.”
Kararla, TBMM düzenleme yapana kadar bir yıl süreyle AYM’nin önündeki başvuruların değerlendirilmeyeceği de hüküm altına alındı.
YORUMLAR
Yorum Yap