Apaydın: Yatçılıkta küresel otorite olacağız
Bugüne kadar sektörde ezber bozan birçok tasarımla fark yaratan Ark Yat, önümüzdeki dönemde seri imalat tarafında uluslararası iş birlikleriyle büyümeyi planlıyor.
- | Son Güncelleme:
- | Patronlar TV
Şirketin kurucusu Ayberk Apaydın, şirketini büyütürken sektörün gelişimine de katkıda bulunmayı hedefliyor. Bu kapsamda Bodrum Denizcilik ile TÜV Austria ortaklığında TUV Austria Marine şirketini kuran iş insanı, “Bu şirketle temel amacımız yatçılık alanında, küresel bir otorite olmak” diyor.
Ark Yatçılık 2005 yılında gemi inşa mühendisi Ayberk Apaydın tarafından kuruldu. 22 yaşında Yıldız Teknik Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra endüstride fark yaratmak için kendi şirketini kurma kararı alan Apaydın, uluslararası ödüller kazanan ve sektör dinamiklerini değiştiren tasarımlarıyla da bu hedefini gerçekleştirmiş görünüyor.
Bugün Muğla’daki 52 bin metrekarelik tersanesinde ağırlıklı Avrupa ve ABD’den müşterileri için 10 metreden 70 metreye kadar tekne üretimi gerçekleştiren Ayberk Apaydın, önümüzdeki dönemde seri üretim tarafında uluslararası markalarla iş birliği yaparak büyüyecek.
Apaydın şirketini büyütürken endüstrinin gelişmesine ve markalaşmasına da katkı sağlamak niyetinde. Son olarak Bodrum Denizcilik ve TÜV Austria ortaklığında TÜV Austria Marine şirketini kuran iş insanı, “Bu şirketle temel amacımız; dünyada her geçen gün hızla büyüyen yatçılık alanında, küresel bir otorite olmak, yat üreticilerinin, tekne sahiplerinin ve devletlerin her konuda çözüm ortağı olarak hizmet verebilmek, denizcilik sektöründeki gri alanlarda hakemliğe soyunmak” diyor.
Ark Yat CEO’su Ayberk Apaydın ile büyüme hikayelerini, sektörü ve yeni dönem hedeflerini konuştuk:
Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Sektöre girişiniz nasıl oldu?
Ben küçük yaşlardan itibaren ticaret hayatındayım. Babam Aydın bölgesinin ilk inşaat yüksek mühendislerinden... Aile işimizde ana sektörümüz müteahhitlikti, onun yanında gıda dağıtım, otomotiv ve akaryakıt bayiliği, inşaat malzemeleri üretimi ve turizm gibi birçok farklı sektörde faaliyet gösteriyorduk. Çocukluğumdan üniversite eğitimimi tamamladığım sürece kadar aile şirketlerimizde çalıştım. Üniversitede gemi mühendisliği eğitimimi tamamladıktan sonra sektörü analiz etmek için Aydın’dan Bodrum’a geldim. Bir yıl içinde de sıfırdan kendi şirketimi kurdum. 17 yıl önce, 22 yaşımda ilk şirketimi kurduğumda amacım yat sektöründe fark yaratmaktı. Fark yaratmak için işin her detayını öğrenmem gerekiyordu. Bu nedenle tekneyle ilgili proje çiziminden tekne tamiratına kadar her alanda ve her kalemde hem müşterilere hem bu alanda çalışan şirketlere hizmet vermeye başladım.
Bir nevi yat üreticilerinin tedarikçisi ve iş ortağı gibi mi çalıştınız?
Evet, bu şekilde hem sektörü tanıdım hem her türlü detaya hâkim oldum. Hiçbir zaman kendi markamla teknenin tamamını yapan bir isim olarak ön plana çıkmaya odaklanmadım. Bu da o dönem istediğim farkı yaratmamı sağladı. Yat sektöründe işin yüzde 20’si mühendislik, yüzde 30’u ticaret ise yüzde 50’si de insan psikolojisini yönetmek. Bugüne kadar birçok tekneyi kendi şirketimde proje çiziminden tersane çıkışına kadar ben ürettim. Ancak bireyler değil, şirketler benim müşterim olduğu için tekneler farklı şirketlerin üretimi olarak müşterilerine ulaştı.
Ağırlıklı hangi ülkeler için ne tür yatlar üretiyorsunuz?
Müşterilerimiz daha çok Avrupa ve ABD’den. Tersanede 10 metreden 70 metreye kadar teknelerin üretimi için gerekli altyapıya sahibiz. Ark Yat olarak sektörde entegre bir yapıyla faaliyet gösteriyoruz. Üretimin yanında her türlü yatın bakım ve onarımını yapıyor, çekek hizmeti veriyoruz. 150’ye kadar yata bakım onarım hizmeti verebilecek konumdayız.
Önümüzdeki dönem için nasıl bir büyüme planınız var?
İlerleyen dönemde üretim tesisimize ek 30-40 bin metrekare daha eklemeyi planlıyoruz. Marka olarak birçok konuda rüştümüzü ispat ettiğimiz için yakın zamanda dünya markalarıyla iş birliği yapmayı hedefliyoruz. Bu konuda da bazı projelerimiz mevcut. Seri üretim tarafında iş birliği yapmak amacıyla şu an üç-dört markayla görüşüyoruz.
Dünyada yat pazarında nasıl bir yapı var? Pazarda rekabet hangi ülkeler arasında yaşanıyor? Türkiye’nin pazardaki konumu nedir?
Dünyada yat pazarının büyük kısmını Akdeniz çanağı ve ABD oluşturuyor. Akdeniz çanağında Afrika kıyıları özellikle güvenlik açıkları nedeniyle çok tercih edilmiyor. Avrupa kıyılarında Yunanistan, Hırvatistan, İtalya, İspanya ve Fransa kriterleri açısından regülasyonlara boğulmuş, maliyetleri ciddi anlamda yükselmiş bölgeler. Türkiye özellikle pandemiyle lojistik zincirinin kırılmasından sonra birçok sektörde olduğu gibi yatçılık piyasasında da daha önemli bir konuma geldi. Güvenlik ve maliyet avantajının yanında lojistik avantajlarıyla da rakipler arasından sıyrılıyor. Türkiye yat imalatı bakımından birçok avantaja sahip. Öncelikle yatçılığın küresel ölçekte en çok geliştiği bölgelerden bir olan Akdeniz çanağında 8 bin kilometreden fazla kıyı şeridine sahip. Bir başka unsur da işçilik avantajı. Yat imalatının aradığı nitelikli iş gücü Türkiye’de mevcut ve işçilik maliyetleri Akdeniz Bölgesi ölçeğinde uygun. Biz çok sayıda Avrupa markasının ürettiği ekipmanları kullanıyoruz. Yat imalatı ilmek ilmek dokunan, her noktasıyla emek verilen bir el işçiliği. İşçilik konusunda çok iyi bir konumdayız. Özellikle 2000’li yılların başından itibaren sektör hızla gelişiyor. Başta Akdeniz ülkeleri ve Körfez ülkeleri olmak üzere dünyanın birçok bölgesine Türkiye’deki şirketlerden yat ihracatı gerçekleştiriliyor.
ÖDÜLLÜ TASARIMI JAMES BOND’DA KULLANILDI
Biz Ark Yat olarak rekabette farklılaşma noktasında tasarım kasımıza güveniyoruz. Bugüne kadar tasarım konusunda birçok uluslararası ödülün sahibi olduk.
Örneğin bizim tasarımımız olan Regina isimli tekne 2012 yılında Dünya Süper Yat Ödülleri yarışmasında dünyadaki yedi tekne arasına girdi ve finalist oldu. Bu tekneyle charter sektöründe fizibiliteleri değiştirip sektöre farklı bir vizyon kattık.
Tekne James Bond Skyfall filminde kullanıldı. Çekimler Marmaris civarında yapıldı ancak filmdeki sahneler sanki Singapur’da geçiyor gibi gösterildi.
Yine bu tekne dünyanın en prestijli yat yarışmalarından biri olan “The World Superyacht Awards 2012’de finalistlerden biri olmaya hak kazandı. Bir diğer tasarımımız Chronos da sektörde fark yaratmayı başardı. Normalde yatlar en fazla 12 yolcu taşıyan deniz taşıtlarıdır.
12 yolcunun üzerindekiler yolcu gemisi statüsüne geçer. Yolcu gemisi statüsünde de üretimle ilgili farklı kurallar çıkar. Chronos’ta da hayalim; hem 12 yolcu üzerinde taşıması hem yat görünümlü olmasıydı.
Hollandalı bir şirket tarafından, benim de içinde yatırımcı ortak olarak yer aldığı şekilde bunu gerçekleştirdik. Bundan da üç tane o firmaya yaptık. Şu anda dünya denizlerinde dolaşıyorlar. Bu yatın tasarımı da 2014 yılında Dünya Süper Yat Finalistleri ödüllerinde ilk beş proje içinde yer aldı.
YORUMLAR
Yorum Yap