Babacan: Türkiye tarihinin en büyük ekonomik krizini yaşıyor

DEVA Partisi lideri Babacan, Sedat Peker'in iddiaları ile ilgili hiçbir savcının harekete geçmediğini hatırlatarak "İddialar ortaya saçılmış ama araştırılması için savcılık süreçleri başlatılmamış durumda. Çok vahim bir durum" diye konuştu.

  • | Son Güncelleme:
  • | Patronlar TV

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, FOX TV’de İsmail Küçükkaya’nın sunduğu Çalar Saat programında gündemi değerlendirdi.

Yarın, “DEVA iktidarının ilk 90 ve 360 günlük programını” açıklamaya başlayacaklarını söyleyen Babacan, "Hükûmet kurulduktan sonra ilk 90 ve 360 günde neler yapacağımızı yazıyoruz. Somut adımlar. Takvim de veriyoruz. Şu an 400’ün üzerinde eylemimiz hazır. Yarın 60 kadarını tarım paketinde açıklayacağız” dedi. Bunun Türkiye’de bir ilk olduğunu söyleyen Babacan, “İlk defa bir muhalefet partisi, seçimden sonra yapacaklarının detaylı eylem planını yirmi kadar alanda ortaya koyuyor." diye konuştu.

Babacan, şunları kaydetti:

#reklam#

“Halktan destek bulamayan iktidar hukuksuz uygulamalarını mafya ve çete türü suç örgütleriyle beraber çalışarak sürdürdü. Onlara önce dokunulmazlık alanı açıyorsunuz, pasaportlar veriyorsunuz, denetimleri mümkün olmuyor, o illegal alandan çok iyi para kazanıyorlar. Bu sefer, o kazandıkları parayı siyasetin finansmanında kullanıyorlar. Siyaset ve siyasetçiler finansmanını yasa dışı yapılardan kısmen de olsa sağlamaya başlayınca bu sefer o yasa dışı yapıların önü daha da açılıyor. Ülke, tam bir bataklığa gömülüyor.

Şimdi devletten 3-5 yerden maaş almalar hem kendinin hem eşinin 3-5 yerden maaş alması çok yaygınlaştı. Sorumlu olduğum dönemde buna asla izin vermezdik. Bir yandan asgari ücretin çok altında bir gelirle kayıt dışı çalışan milyonlarca insanın, işsiz insanların olduğu bir ülkedeyiz. Nüfusumuzun üçte biri atıl. İş arayan, bulamayan ev gençleri var. Böyle bir yerde 3-5 yerden maaş almalar toplumsal adalet hissiyatını çok etkiliyor."

"Ülkenin itibarı beş paralık oldu, sonra telefon kuyruğu”

Babacan konuşmasının devamında, "Kasım ayından, nisan ayına kadar ülkemin Cumhurbaşkanı, Amerikan Başkanı’yla onlar arayana kadar 3 dakikalık telefon görüşmesi yapamadı. 1915 olaylarını soykırım olarak tanıyacaklarını adeta tebliğ etmek için aradılar. Güçlü, itibarlı, onurlu bir ülkenin ilişkileri böyle yürüyemez. Kasımdan nisana kadar 6 ay telefona nasıl çıkmazsınız? ‘Alo’ dediğinde en geç o akşama telefon görüşmesinin olması gerekir. Yıllarca içerideki sorunların üstünü örtmek için ‘Ey Batı’, ‘Ey Amerika’, ‘Ey Avrupa’, ‘haç-hilal’ deyip içerideki sorunların üzerini örtmek ve hayali bir dış düşman üretmek uğruna Türkiye’nin dış ilişkilerine, cumhurbaşkanı büyük zarar verdi. Fakirlik mi var? ‘Dış düşman.’ Kur mu arttı? ‘Dış düşman.’ Döviziyle bize saldırıyorlar demedi mi? Sen becereme, kötü yönet, işi bilme, ekonomi bozulsun, ondan sonra suçu dış düşmanlara at. E bu dış düşman dediğiniz de insan, sizin içeriye söylediğinizi bunlar duymuyor mu? Ülkenin itibarı beş paralık oldu, sonra telefon kuyruğu.”

#reklam#

Ben o NATO toplantılarına çok katıldım. Zirvenin olduğu büyük ana salon vardır, bir de yanda küçük küçük odalar vardır. Küçük odalardan birinde kısa bir görüşme için haftalardır bu konuşuluyor. Amerikan Başkanı’yla yarım saat-bir saatlik görüşmenin ülkenin bu kadar gündeminde olması ne kadar yanlış bir iş. Dışişleri Bakanlığım dönemi, ülkenin itibarının zirvede olduğu dönem. O gün seçilen Amerikan Başkanı, seçimden sonra kıtalararası ilk ziyaretini Türkiye’ye yaptı. O gün de Erdoğan var, bugün de Erdoğan var. Ne değişti? Diplomasi kadrosu zayıfladı. Dışişleri Bakanlığı devre dışı bırakıldı." dedi.

"Tek başına parlamenter sistem hazırlığı dayatılacak bir şey değil"

"Hiçbir siyasi parti kendi başına sistem değiştiremez bu ülkede." diyen Babacan, "Acaba ortak tema bazında iş birliği olacak mı diye, ‘Bir deneyelim’ dedik. Sonuçta farklı bir süreç işledi, önemli değil. ‘Kendi hazırlığımızı yakınlarda açıklayacağız ama tek başına sistem budur’ diye dayatılacak bir şey olmadığını görmemiz lazım. Parlamenter sistem isteyen partilerin kendi arasında konuyu konuşması gerekiyor. ifadelerini kullandı.

Babacan, "Bir dönem kendi mahallesinin adeta finansörü olan, veresiye defterine yazan esnafımız bugün zekât isteyen duruma düştü. Gübre, ilaç, yem ikiye katlamış durumda. Dövize bağlı olduğu için mazot artıyor. Çiftçimiz ne kadar çok üretirse o kadar çok zarar ediyor. Üretimden vazgeçen çiftçilerimiz var.

Nesiller arası adaleti çok önemsiyoruz. Bizim görevimiz gelecek nesillere daha yaşanabilir bir Türkiye bırakmak. Tercihimizi her defasında çevreden yana kullanmamız gerekiyor.” diye konuştu.

YORUMLAR

Bu habere henüz yorum yapılmamış.İlk yorum yapan sen ol...

Yorum Yap

Bu Alan Boş Bırakılamaz
Bu Alan Boş Bırakılamaz
Yorum Yapma Şartlarını Kabul Etmediniz