Dr. Ayça Serap Tuncer: Corona en çok yaşlı ve obez kişileri vurdu!
Dünya corona virüs salgınıyla savaşını sürdürüyor; vaka sayısı 12 milyonu geçti. Virüsten en çok yaşlı ve obez insanlar etkilendi.
- | Son Güncelleme:
- | Patronlar TV
Çin'in Vuhan kentinde Aralık ayı sonunda ortaya çıkan koronavirüs salgını birçok ülkede etkisini göstermeye devam ediyor.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Başkanı Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus, 7 Temmuz'daki açıklamasında, koronavirüs salgınının hızlanmaya devam ettiğini ve salgının henüz zirve yapmadığının net olduğunu söyledi.
Birçok ülkede uygulanan kısıtlamalar gevşetilirken ABD, Çin, İngiltere, İspanya gibi bazı ülkelerde vakaların artışa geçmesi ile bölgesel kısıtlamalara geri dönülüyor.
8 Temmuz verileri itibarıyla dünyada koronavirüs vaka sayısı 11 milyon 863 bini, Covid-19 kaynaklı can kaybı ise 544 bini aştı.
İç hastalıkları uzmanı Dr. Ayça Serap Tuncer ile ülkemizi ve dünyayı kasıp kavuran corona virüsü konuştuk.
Corona virüsle ilgili en belirleyici durum nedir sizce?
Beş aydır aktif izlediğimiz vakalarda özellikle bu hastalığa yakalanan kişilerde, mevcut akciğer kalp hastalığı, şeker hastalığı, bağışıklık sistemini baskılayan durumu olanlar ve sağlık personeli gibi virüs yüküne çok maruziyeti olanlarda enfeksiyonun ağır seyrettiğini gördük.
Ama tüm bu faktörlerden bağımsız olarak; yaşı ileri olanlar ve obez bireyler, başka hiç bir hastalıkları olmasa da enfeksiyonu ağır geçirmekteler.
Corona neden obez ve yaşlıları buldu?
Dikkat ederseniz Corona Amerika’da hızla yayılmakta. Amerika’da etkilenen kişilerin yüksek kaloriyle yanlış beslenen obez kişiler olduğunu görüyoruz. Obezite vücutta insülin direnci hali ortaya çıkarıyor bu da şeker hastalığı öncülü bir durum. Bağışıklık sistemi daha düşkün hale geldiğinden obez insanlar Corona'ya karşı savunmasız oluyorlar. Avrupa’da ve ülkemizde yaşı ileri olsa da kişi zayıf ise iyileşme oranı daha yüksek oluyor.
Bir doktor olarak, Türkiye diğer ülkelere göre Corona sürecini nasıl yönetti?
Bence Corona ile mücadele konusunda en başarılı ülkelerden biri Türkiye. Bunun nedeni de ülkemizdeki doktorlar ve sağlık personelleri diğer ülkelerin özellikle de Avrupa'nın aksine yüksek sayıda hasta görmeye, yoğun bir tempoda çalışmaya alışkındı. Yoğun hastaya alışkın olduğumuzdan, hastalığın getirdiği strese bir de iş yükü stresi eklenmedi. Ayrıca bizim dinamiklerimiz daha farklı, işimize çok daha bağlıyız ve mesleğimizi yaparken manevi yönümüzden destek alıyoruz.
Sizce ikinci dalga gelecek mi?
Bu noktada ikinci dalga demek için de ilk sürecin bitmiş olması gerek ki aslında hala aktif vaka sayımız yüksek... Her ne kadar ölüm oranında azalma olsa da dikkat ve tedbiri elden bırakmamalıyız. Ne olacağı konusu ise ortada yaşayarak öğreneceğiz.Corona sürecinde ne olmaz dediysek oldu, ne olur dediysek olmadı.
Koronadan korunmak için kilo durumumuza dikkat etmeliyiz diyorsunuz. Obezite Amerika’da çok fazla. Peki Türkiye’deki durumu nedir?
Obezite bir dünya hastalığı ve giderek yayılmakta Türkiye’de de artış gösteriyor. Bu artışın sebebi özellikle modern yaşamın getirdiği hareketsiz yaşam, masa başı çalışma, yanlış beslenme, yoğun karbonhidrat içeren özellikle de fast-food dediğimiz beslenme tarzı. Sonuçta obezite insülin direncine, o da diyabete sebep oluyor.
Herşeyin kaynağı beslenme diyorsunuz? Siz hastalarınıza diyabetik beslenme uyguluyorsunuz. Nedir diyabetik beslenme?
Her bireyin beslenme ihtiyacı farklıdır. Ergenlik emzirme gebelik gibi özel durumlar mevcut hastalıklar kişinin alışkanlıkları yaşam şekli gibi birçok parametre beslenme ihtiyacını belirler. Her kilolu insana aynı beslenme programı verilemez. Diyetisyen desteği ile kişinin günlük kalori ihtiyacı, ek hastalıklar, yaş, fizik aktiviteleri dikkate alınarak beslenme programı oluşturuyoruz. Hastalarımı yakından takip ediyorum; böylece motive olmaları daha kolay oluyor ve başarılı oluyoruz.
Diyabete en çok kimler dikkat etmeli?
Ailesinde şeker hastalığı olanlar, kalp damar hastalığı olanlar, ani kilo alımı veya verimi beden kitle oranı artmış olanlar ve özellikle gebelik döneminde iri bebek doğurmuş olanlar.
İri bebek doğuranlar dediniz. Bu çok entresan bir bilgi. Ülkemizde kilolu bebek doğurmak ile çok övünülür oysa ki?
Evet çünkü insanlarda çocuklarının kilolu olması sağlıklı olmasına eş görülüyor. Ama 4 kg ve üstü bebek doğuran hanımlarda gebelik döneminde insülin direnci yaşanmış olma ihtimali yüksek. İri bebek doğuranlar dikkat risk altındalar. Bebeğin iri olmasının nedeni ise, aşırı salgılanan insülin.
Hazır sizin gibi başarılı bir doktoru yakalamışken, stresi soralım. Stresin çoğu hastalığın kaynağı olduğunu sıkça duyuyoruz.
Stres durumu vücutta kortizol ve adrenalin gibi hormonların salgılanmasına yol açıyor.Vücut bir savaşta olarak algılıyor ve şekeri yükseltiyor, kan basıncı artıyor. Aslında bu bir savunma mekanizması ama uzun süreli olması halinde şeker hastalığı , hipertansiyon, depresyon, kalp damar hastalıkları, kalp krizi, felç gibi hastalıkları tetikliyor.
Bazen de kişinin genetik yatkınlığı, ek hastalıkları varsa ani bir stres ciddi zararlar verebiliyor. Örneğin; iflas kişi yoğun stres yaşıyor. Bu hormanlar salınıyor sonuçta kalp krizi ve felç görülelebilecek durumlar malesef.
Gelecekle ilgili hedefleriniz nelerdir?
Ben işini aşkla yapan hastasıyla iletişimi iyi bağları kuvvetli bir hekimim. Şikayetlerin sebebini araştırmak ve doğru sebebe yönelebilmek için yüzeysel değil derin olmak lazım. Yıllardır görev yaptığım kurumlarda birçok hastam oldu . Bana ulaşamayan ama ihtiyacı olan hastalara da, bir kitap yazarak ulaşmak istiyorum. Hastalıklarda ve yaşamda beslenmenin önemini herkes bilsin istiyorum. Beslenme ile ilgili birçok yayın var elbette ama bazılarında bilgi karmaşası bazılarında ise yanlış bilgiler var. Aslında gerçekten bilen kişi bilgisini yalın bir dille anlatabilen kişidir. Merak ettiklerini onların anlayacağı dilden sadeleştirerek anlatacağım bir kitap olacak; umarım en kısa zamanda bitmiş olur.
YORUMLAR
Yorum Yap