Jale Özgentürk: Müjde değil amaç vakıf üniversitelerini doldurmak
"Karar her ne kadar gençlere müjde olarak sunulsa da asıl hedef plansızca açılan vakıf üniversitelerinin dolmayan kontenjanlarını doldurmak gibi görünüyor!"
- | Son Güncelleme:
- | Patronlar TV
Cumhuriyet'ten Jale Özgentürk'ün yazısı
Türkiye’de ilkokuldan üniversiteye kadar tüm eğitim sistemi rayından çıkmış bir tren gibi. Malumunuz kabinelere Milli Eğitim Bakanı dayanmıyor. En çok bakan değiştiren bakanlıkta, her yeni bakan geldiğinde reform ve devrim sözcükleri havada uçuşuyor. Sonra bir önceki bakanın yaptığı her şey çöpü boyluyor. Reform ve devrim diye sunulan önceki kavramlar strateji belgelerinden, raporlardan bir çırpıda siliniveriyor. Bahçeli çıkış yaptı, YÖK üniversite sınavında barajın düşürülmesi için çalışma başlattı
Bugünlerde yine bir bakan değişikliği yapılmışken, yeni bir “ben yaptım oldu” kararı alındı eğitimde. Tercihlerini yapma aşamasında olan üniversite adayları için MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin isteğiyle TYT barajı puanı 140’a, AYT barajı puanı ise 170’e düşürüldü. Karar her ne kadar gençlere müjde olarak sunulsa da asıl hedef plansızca açılan vakıf üniversitelerinin dolmayan kontenjanlarını doldurmak gibi görünüyor!
Türkiye’de her yıl 2.5 milyon genç üniversite kapılarına yığılıyor. Bu öğrencilerden ise sadece yaklaşık 450 bini 4 yıllık bir üniversiteye kayıt yaptırabiliyor. Ülkenin geleceğine yön verecek gençleri yetiştirmesi gereken üniversiteler ise Türkiye’de ne yazık ki birer ticarethaneye dönüşmüş durumda.
Türkiye’de 1955’te sadece 3 üniversite vardı. 1980’lerde Turgut Özal’ın girişimiyle vakıf üniversiteleri açılmaya başlandı. 2002’de AKP iktidara geldiğinde devlet ve vakıf üniversitelerinin sayısı 76’ydı. Bugün bu sayı 287’ye ulaştı. Bunların 78’i vakıf üniversitesi. Vakıf üniversitelerinin yüzde 70’i 2003 yılından sonra kurulmuş.
Menderes her mahalleye bir milyoner sloganını geliştirmişti, 12 Eylül sonrasının söylemi de her ile bir üniversite oldu. İşte “Her ile üniversite politikası” bugünlerin üniversite diplomalı genç işsizliği sorununun da ana kaynağı.
BEŞ ÜNİVERSİTELİDEN BİRİ İŞSİZ
TÜİK, Türkiye’de genç işsiz oranını yüzde 22 olarak açıkladı. Genç İşsizler Platformu’nun açıkladığı rapor ise diplomalı genç işsizlerin durumunu ortaya seriyor. Raporda yer alan vurgular şöyle:
- 960 bin üniversite mezunu işsize ek olarak 1 milyon 269 bin mezun işgücünde dahi yer almamakta ve iktisaden atıl kalmaktadır.
- Son dönemde artan üniversite sayısı ile üniversiteli çalışan sayısı da artmıştır. Fakat bu çalışanlarda kendi mesleklerinde değil, vasıfsız işlerde çalışma yaygındır.
- Bu dönemde mezun sayısındaki büyük patlama üniversiteli işsizliğine neden olmuş ve yüzde 20,3 oran ile beş üniversiteliden 1’i işsiz kalmıştır.
- İşe ilk giriş ücretleri asgari ücret düzeyinde ve bazen altında kalmaktadır, ayrıca kayıt dışı çalışma oldukça yaygındır.
- Gençlerin yüzde 30.9’u ekonomik faaliyetlere katkı verememekte aynı zamanda eğitim veya staj yoluyla kendisini geliştirememektedir.
Yapılan araştırmalar ve hayatın kendisi gösteriyor ki “her ile bir üniversite projesi” diplomalı genç işsiz üreten bir yapının asıl sorumlusu!
Sadece gençlerin geleceğini değil, akademik yapıyı da tehdit ediyor. Bu sistemin artık gözden geçirilmesi gerekirken kontenjan dolsun diye kalitesi sorgulanan okullar destekleniyor. Dünya artık yok olan mesleklerden, dijitalleşmeden söz ediyor. Türkiye’de patronlara göre işsizlik yok, iş beğenmeyen gençler var.
Kayıt dışı köle düzeniyle göçmen çalıştıran patronların bu sorunları düşünmesini beklemek belki hayal ama ülkeyi yönetenler ve yönetmeye talip olanlar harekete bir geçse...
YORUMLAR
Yorum Yap