Merkez'den her güne bir sıkılaştırma!
Beklendiği üzere politika faizinde değişikliğe gitmeyen TCMB, dün de döviz hesabı zorunlu karşılıkları artırdı.
- | Son Güncelleme:
- | Patronlar TV
Merkez Bankası yılın en kritik Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında politika faizini beklendiği gibi yüzde 8,25’te sabit bıraktı ve likidite tedbirlerinin sürdürülmesine karar verildiğini açıkladı. Böylece faiz koridorunun üst bandı yüzde 9,75’te, geç likidite penceresi (GLP) faizi de yüzde 11,25’te sabit kalmış oldu.
Analistlerin ‘somut bir adımın bulunmadığı bir açıklama’ olarak yorumladığı karar sonrası dolar kuru 7,28 lira seviyelerinden hızla yükselerek 7.35 lirayı aştı. Her ne kadar analistlerin politika faizinde değişiklik beklentisi olmasa da sıkılaştırma ve fonlama adımlarıyla ilgili bir mesaj beklentileri oldukça yüksekti. Merkez Bankası PPK’da adım atmazken likidite yöntemi kapsamındaki sıkılaştırma önlemlerini iki farklı adımla sürdürdü.
Geleneksel yöntemli repo ihalesi düzenledi ve en sert hamle olarak değerlendirilen yabancı para zorunlu karşılık oranlarını arttırdı. Bu hamlesiyle Merkez Bankası piyasadan yaklaşık 17 milyar Türk Lirası ve 8.5 milyar doları karşılığı döviz ve altın cinsinden likiditenin çekilmesini hedefledi. Bu miktarlar tartışmaların odağında olan Merkez Bankası rezervlerini de güçlendirecek.
Yüzde 11,13 faizle fonlama yaptı
Merkez Bankası dün ilk olarak likidite yönetimi kapsamında atılan sıkılaştırma önlemleri çerçevesinde geleneksel yöntemli repo ihalesi gerçekleştirdi. Merkez Bankası’nın ihalesine 29.8 milyar lira teklif gelirken yüzde 11,13 ortalama basit faizle 10 milyar liralık fonlama yapıldı.
Merkez Bankası 7 Ağustos'tan beri yüzde 8,25 politika faizinden fonlama yapmıyor. Önceki gün ise ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti yüzde 9,37 seviyesine yükseldi. Analistler son PPK sonrasında aynı sıkılaştırma yöntemiyle ağırlıklı ortalama fonlama maliyetinin çift haneye doğru yönelmesini bekliyor. Analistler dünkü ihale sonrasında da fonlama maliyetinin yüzde 10 seviyesine çıkmasını öngörüyor.
Parasal sıkılaştırmada kuvvetli mesaj
PPK sonrası ise zorunlu karşılık oranları için yeni hamle geldi. Merkez Bankası daha önce tüm bankalar için yabancı para zorunlu karşılıklarda 18 Temmuz’da yaptığı 300 baz puanlık artışın üzerine bu defa, reel kredi büyümesi koşullarını sağlayan bankaların yabancı para zorunlu karşılık oranlarının, tüm vade dilimlerinde geçerli olmak üzere, kıymetli maden depo hesapları için 700 baz puan, diğer tüm yabancı para yükümlülükleri için ise 200 baz puan artırılmasına karar verildiğini açıkladı.
Piyasadan likidite çekilmesi hedefleniyor
Buna ek olarak, Merkez, son dönemde Türk Lirası likidite yönetimi kapsamında atılan adımlarla uyumlu olacak şekilde, reel kredi büyümesi koşullarını sağlayan bankaların Türk Lirası zorunlu karşılık oranlarının 6 aya kadar vadeli tüm mevduat/katılım fonu yükümlülükleri ve 1 yıla kadar vadeli diğer yükümlülükleri için 200 baz puan, 3 yıla kadar vadeli diğer yükümlülükleri için ise 150 baz puan artırılmasına karar verdiğini duyurdu. Merkez Bankası alınan bu kararlarla, piyasadan yaklaşık 17 milyar Türk Lirası ve 8.5 milyar dolar karşılığı döviz ve altın cinsinden likiditenin çekilmesi beklendiğini de vurguladı.
Açıklamada, “Böylece, 17 Mart’tan bu yana, yabancı para zorunlu karşılık oranlarında indirim yapılması ve reel kredi büyüme koşullarının bazı bankalarca ilk defa sağlanması nedeniyle piyasaya verilen toplam 17.7 milyar dolar karşılığı döviz ve altın cinsinden likidite, 18 Temmuz 2020 tarihinde yapılan değişiklik ve bu düzenleme ile birlikte normalleşme kapsamında geri çekilmiş olacaktır. Söz konusu değişiklikler, tesisi 4 Eylül 2020 tarihinde başlayacak olan 21 Ağustos 2020 tarihli yükümlülük döneminden itibaren geçerli olacaktır” denildi.
Kademeli olarak değişim sinyali
Dünya Yazarı Tuğrul Belli, Merkez Bankası’nın fazla iyimser bir yaklaşımı olduğunu dile getirerek bugüne kadar uyguladığı likidite yönetimi kapsamında atılan sıkılaştırma adımlarına devam edeceğinin mesajını verdiğini söyledi. Belli, şunları söyledi:
"Ağırlıklı olarak likidite tedbirleriyle kredilerin yavaşlatılmasının ve şu anki kur seviyesinin baskıları ile önümüzdeki dönem gelebilecek dengesizliği önleyeceğini, kredilerdeki yavaşlamayla birlikte de talep taraflı enflasyon etkisinin azalacağı görüşü ifade ediyor. Kademeli lafının çok fazla kullanılıyor olması dikkat çekici. Kademeli vurgusunu yaparak piyasayı öyle yönlendirmeye çalışmış. Kademeli kademeli yükselteceğim demek istemiş. Sonuçta Merkez Bankası’nın politikaları gün ve gün izlenecek politikalar. Dünyada da bu şekilde evriliyor. Koronavirüsün gidişatıyla birlikte merkez bankaları buna ağırlık verdi. ABD’de de aynı argümanlar geçerli. Gün be gün, kısa vadede bakmak zorundayız. Adım atarken dikkatli olmakta fayda var.” Merkez’in hiçbir faiz oranını değiştirmediği için gelebileceği yerin yüzde 11,25 olduğunu bildiğimizi belirten Belli, "Şu an için kademeli lafıyla beraber bunu artırarak, kredilerde genişlemeyi yavaşlatarak hatta durdurarak devam edecek. Zorunlu karşılık artışıyla biraz daha sıkılaştırdı. Ayrıca para politikasının likidite ayağı da önemli artık” dedi.
Şebnem Turhan/Dünya
YORUMLAR
Yorum Yap