Rahmi Koç, 5 yıl önce uyarmıştı: Yatırımlar taşa toprağa gitti, 7-8 yıl yerimizde saydık
Koç Holding şeref başkanı Rahmi Koç, bundan 5 yıl önce verdiği röportaj Türkiye ekonomisini özetliyor. Koç'un bu röportajı bugün daha iyi anlaşılıyor.
- | Son Güncelleme:
- | Patronlar TV
Oğlu, Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç'un vefatı öncesinde Şubat 2016'da Asomedya'ya konuşan Rahmi Koç, Türkiye ekonomisinin karnesini çıkarırken 10 üzerinde 7 vermişti.
Koç, özel sektörün dinamik, girişimci ve krizlere direnişçi karakterini ekonominin en büyük artısı olarak görürken, eğitim, ekonomi ve sanayileşme politikalarındaki istikrarsızlığın da karnenin en zayıf tarafı olduğunu aktardı. Türkiye'nin imkanlarını 'bitmez, tükenmez' şeklinde yorumlayan Koç, ülkeye hamle yaptıracak 3 noktayı ise şöyle sıraladı: "Yurt dışında yatırım yapmak, ihracatı kuvvetlendirmek ve rekabet gücümüzü artırmak…"
Türk sanayisinin gelişim evrelerini, "Toplu iğnenin dahi ithal edildiği dönem, bunu takiben bir miktar ithal montaj günleri, ardından yarı montaj ve yarı imalat yılları, tam imalat devresi, ihracata dönük imalat seneleri ve bugün geldiğimiz dönemde de araştırma-geliştirmeye dayanan, kendi markamızı yurt dışında yaratan, rekabet gücü olan, ihracata dönük sanayi günleri" şeklinde özetleyen Rahmi Koç, Türkiye'de sanayileşmenin 'gecikmeli' başladığını, istikrarsızlık yüzünden hızının 'inişli çıkışlı' olduğunu söyledi.
Koç, "Bulunduğumuz coğrafyanın lehte ve aleyhte etkileri göz önünde tutulduğunda gene de ulaşmış olduğumuz sanayileşme fena sayılmaz. Ancak bizimle aynı yıllarda sanayileşme hamlesine girişen benzerlerimizle kıyaslandığımızda maalesef çok gerilerde kaldığımız görülüyor. Bunların en çarpıcı örneği de Güney Kore'dir. Bütün bunları üst üste koyduğumuzda sanayileşme karnemize 10 üzerinden 7 notunu vermenin makul olacağını düşünüyorum" dedi.
'Kazanılmamış paralardan ağır vergi, kaynak yaratmayı önledi'
Rahmi Koç, 7 notunun gerekçesini ise şu sözlerle açıkladı: "Notun zayıf kalmasına neden olan etkenlerin başında eğitim sisteminin yıllardır istikrarlı bir düzene kavuşmaması ve de bilhassa teknik eğitimin yeterince önemsenmemesi, ekonomi ve sanayileşme politikalarının uzun süreli ve kesintisiz istikrar göstermemesi, katma değerli ve ileri teknoloji ürünlerine göreceli olarak ve de rakip ülkelere benzer teşviklerin verilememesi geliyor. Aynı zamanda bu tür ürünlerin yatırım ve ihracat finansmanına daha uygun koşullar sağlanamaması, tarım politikalarında olduğu gibi bireysel küçük işletmelerin birleşerek finansal yapı, üretim kapasitesi, ihracat gücü ve teknolojik performans bakımından daha güçlü ve rekabetçi konuma getirilememesi de sanayimizin notunu kırıyor. Uzun seneler yüksek enflasyonla boğuşan ülkemizde, hükümetlerin enflasyon muhasebesi tutulmasını kabul etmemeleri yüzünden kazanılmamış paralardan ağır vergilerin ödenmesi kaynak yaratmayı önledi. Memleketteki tasarruf ve birikim eksikliğinden dolayı ihtiyaç duyulan doğrudan yabancı sermayeden Türkiye'nin hak ettiği payı alamaması bu nedenle önemli bir sıkıntı kaynağı oluşturdu."
'Uluslararası rekabette 7-8 yıl yerimizde saydık, ilerlemedik'
Rahmi Koç, "Hükümetin 2016'da en çok üzerinde durması gereken icraatları neler olmalı?" sorusunu şöyle cevapladı:
"Ne yazık ki, son 10 senede yapılan yatırımların çoğu taşa toprağa ve çimentoya gitti. Oysa memlekete ihracat getirecek, rekabeti kuvvetlendirecek, 'greenfield' dediğimiz yeni yatırımlar, yeni fabrikalar, yeni işler açılması lazımdı. Esas bu konuda hükümetimizin alacağı aksiyonları bekliyoruz. Türkiye ekonomisi 2012'den itibaren ne yazık ki arzu edilen hızda büyüyemedi. 2015 de dahil olmak üzere son dört yıldır büyüme, yıllık ortalama yüzde 3 civarında kaldı. Buna paralel ister yerli olsun ister yabancı, özel sektörün yatırımlarında da yavaşlama görüyoruz. Dünya ekonomisinin de zayıf bir performans gösterdiğini düşünürsek, büyümeye ihracat tarafından da gerekli desteği alamıyoruz. Tüm bunların neticesinde, kişi başı milli gelirimiz, 10 bin dolar civarında takılıp kaldı. Aslında dünya genelinde birçok ülkenin, düşük gelir seviyesinden orta gelir seviyesine hızla yükselip, bir sonraki sıçramayı yapamadıkları bir vaka. Ekonomistler buna orta gelir tuzağı diyorlar. İşte bence 2016'da yeni hükümetin yapması gereken ilk iş, orta gelir tuzağını aşmamızı sağlayacak ve 2023 hedeflerine bizi yaklaştıracak yol haritasını hazırlamak, bunu iş dünyası ve kamuoyuyla paylaşmak ve hızla uygulamaya koymak olmalı. Türkiye son 7-8 yıldır uluslararası rekabette ancak yerini muhafaza edebilirken, daha yükseklere tırmanacak hamleleri yapamıyor. Öncelikli dönüşüm programlarına da en çok bu nedenle ihtiyaç duyuyoruz."
YORUMLAR
Yorum Yap